26 Nisan 2019 Cuma

Kitap Okumanın Faydaları

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/white-ceramic-teacup-with-saucer-near-two-books-above-gray-floral-textile-904616/

Merhaba değerli okurlarımız. Bugünkü yazımızda sizlere kitap okumanın faydalarından bahsedeceğiz. Sözü fazla uzatmadan hemen kitap okumanın faydalarını maddeler halinde anlatalım:

1) Kitap okudukça söz varlığımız genişler. Söz varlığı geniş olan bir insan ise duygu ve düşüncelerini etkili bir şekilde anlatma imkanı bulur.

2) Düzenli bir şekilde kitap okuyan bir insanın anlama kabiliyeti artar.

3) Muhakeme gücümüz artar. Olaylar ve durumlar karşısında daha rahat akıl yürütme imkanı buluruz.

4) Konuşma ve yazma becerimiz gelişir. Duygularımızı, düşüncelerimizi daha güzel ve etkileyici ifadelerle anlatarak karşımızdaki insanları etkileyebiliriz.

5) Hayata, olaylara ve durumlara karşı bakış açımız değişir; tek bir bakış açısından kurtulur ve farklı bakış açıları kazanırız.

6) Roman ve öykü gibi türleri düzenli bir şekilde okuyan bir insanın hayal gücü gelişir. İnsan hayal aleminin derinliklerine dalar.

7) Düzenli olarak kitap okuyan insan zamanla eleştirel düşünme alışkanlığına sahip olur. Eleştirel düşünen insan da bilgilerin doğruluğunu, yanlışlığını ve tarafsızlığını rahatlıkla tespit eder.

8) Kitap okuyarak farklı yaşam biçimlerini ve kültürleri tanıma fırsatını buluruz.

9)  Kitap okumak ufkumuzu genişletir, zihnimizi açar. Bilgimiz, birikimimiz ve kültürümüz artar.

10) Roman ve öykü okuyan bir insan kendisini roman ve öykü kahramanlarının yerine koyarak empati yeteneği de kazanabilir.

11) Okumak insana özgüven de kazandırır.

12) Okuyan insan duyarlılık kazanır. Dünyada ve ülkemizde meydana gelen olaylara karşı duyarlılık kazanırız.

13) Kişinin analiz gücü artar. Analitik düşünme yeteneği kazanarak olayları ve durumları incelemede ve değerlendirmede ustalık kazanırız.

14) Okumak insana bambaşka dünyaların kapısını açar. Bilgi, kültür ve hayal dolu bir dünyada kendimize yer buluruz.

15) İnsanı düşünmeye, öğrenmeye ve araştırmaya sevk eder. Aynı zamanda insana merak duygusunu da aşılar. 

16) Dürüstlük, sevgi, merhamet, hoşgörü gibi insanî değerleri ele alan kitapları okuyan insan bu değerleri içselleştirir ve bu değerlere günlük hayatında yer verir. 

17) Daha önce de söylediğimiz gibi okudukça ufku genişleyen insanın üretkenliği de artar. Düzenli olarak okuyan insan okuduklarından yola çıkarak yeni eserler meydana getirir.

18) Okumanın insanı psikolojik açıdan rahatlattığı da bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış durumda. 

Özetle, okuyan insan, yaşadığı dünyaya sığmaz, bambaşka dünyalara adım atar. Düzenli olarak okuyan insan zaman geçtikçe görecek ki hayatında gözle görülür değişiklikler olur ve bu değişikliğin etkisiyle faydalı işler yapmaya başlar. Bu yazımızda kitap okumanın faydalarından bahsettik. Başka yazımızda görüşmek üzere...





22 Nisan 2019 Pazartesi

Eğitim-Öğretim Sürecinde Plan Yapmanın Faydaları

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/woman-illustrating-albert-einstein-formula-714698/

Merhaba değerli okurlarımız. Sizlere bugünkü yazımızda eğitim-öğretim sürecinde plan yapmanın önemini ve faydalarını anlatacağız. Yazımıza öğretim programının tanımıyla başlayalım:

Öğretim programı, eğitim programının içinde yer alıp, okulda okutulan derslerden oluşan ve bu derslerdeki faaliyetlerle sınırlı kalan programdır. Öğretim planları hazırlanırken öğretim programları dikkate alınır ve çıkış noktası olarak öğretim programları kabul edilir.

Öğretim planlarını hazırlayanlar ve uygulayanlar ise öğretmenlerdir. Öğretmenler öğretim planlarını hazırlamadan önce hem öğrencilerini hem de görev yaptığı eğitim bölgesini ve okulunu yakından tanımalıdır. Öğretmenler öğrencilerini ilgi, ihtiyaç ve beklentileri açısından iyi tanımalıdır. Bütün bu incelemelerden sonra öğretmen eğitim ihtiyaçlarını belirleyerek öğretim planlarını hazırlamalıdır.

Plan yapma hem eğitsel hem de yasal yönden gereklidir. İsterseniz şimdi eğitim-öğretim sürecinde plan yapmanın faydalarını maddeler halinde anlatalım:

1) Hem öğretmenleri hem de öğrencileri dağınıklıktan kurtarır ve düzenli olmaya sevk eder.

2) Öğretmenlerin derslere hazırlıklı bir şekilde girmesini sağlar ve böylece eğitim-öğretim faaliyetleri bilinçli ve düzenli olarak sürdürülür.

3) Öğretim planları, eğitim-öğretim sürecinde verimi artırır.

4) Öğretim programının hedef süre içinde yani zamanında tamamlanmasına katkı sağlar.

5) Öğretim planları hangi konunun ne zaman ve nasıl işleneceğini gösteren planlardır. Öğretmenin hangi konuyu ne zaman ve nasıl işleyeceğini bilmesi onun telaşa düşmesini engeller ve özgüvenini artırır.

6) Teorilerin pratiğe dönüşmesinde öğretim planlarının büyük rolü vardır.

7) Öğretim planlarının öğrencilerin ilgi, ihtiyaç ve beklentilerine göre hazırlanması gerektiğini yukarıda söylemiştik. Bu kriterin dikkate alınmasıyla oluşturulan bir öğretim planı öğrencilerin ilgi ve kabiliyetlerine uygun olarak eğitilmesine katkıda bulunur.

8) Eğitim-öğretim sürecinin sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesini sağlayan öğretim planları etkili bir sınıf yönetiminin oluşturulmasına da katkı sağlar.

9) Titizlikle hazırlanmış bir öğretim planında içerikler mantıksal bir sırada sunulur. Bu da etkili ve verimli bir öğrenme sürecinin oluşmasını sağlar.

10) Görev yapılan eğitim bölgesinin ve okulun olanaklarına, öğrencilerin özelliklerine en uygun öğretim yöntem ve tekniklerinin belirlenmesine katkı sağlar. Ayrıca öğretim materyallerinin seçimini de kolaylaştırır.

Eğitim-öğretim sürecinin verimini artıran öğretim planları eğitim sisteminin vazgeçilmez ögeleridir. Her işte olduğu gibi eğitim-öğretim sürecinde de planlı ve programlı hareket etmek bizleri başarıya götürür.

Bu yazımızda eğitim-öğretim sürecinde plan yapmanın önemini ve faydalarını anlattık. Bir başka yazımızda görüşmek üzere...


12 Nisan 2019 Cuma

Edebi Eser Nedir? Edebi Eserin Tanımı ve Özellikleri




Merhaba değerli okurlar. Edebiyat konulu paylaşımlarımıza devam ediyoruz. Geçtiğimiz günlerde sitemizde "Edebiyat Nedir? Edebiyatın Tanımı" konusuna yer vermiştik. O yazımızı okumadıysanız buradan okuyabilirsiniz. Bugün ise sitemizde "Edebi Eser Nedir? Edebi Eserin Tanımı ve Özellikleri" konusuna yer vereceğiz.

Yukarıda sözünü ettiğimiz yazıda edebiyatın tanımını şöyle yapmıştık: "Edebiyat, duygu ve düşüncelerin okuyanlar üzerinde estetik bir etki ve heyecan uyandıracak tarzda güzel, etkileyici ve sanatlı sözler eşliğinde dışa vurulması veya dile getirilmesidir. İşte bu tanıma uygun bir şekilde oluşturulan eserlere biz edebi eser adını veriyoruz.

Edebi eserlerde kullanılan dil günlük hayatta kullandığımız sıradan dil gibi değildir. Edebi eserlerin kendisine özgü bir dili vardır. Sanatçı -şiir olsun, roman olsun, öykü olsun- eserini kaleme alırken günlük hayatta kullandığımız kelimeleri kullanır ancak bu kelimelere bambaşka ve özel anlamlar yükleyerek özel bir dil meydana getirir. Böylece edebi eserin dili günlük hayatta kullandığımız dilden daha farklı bir yapıya sahip olur.

Kaleme alındıkları dilden beslenen edebi eserler, oluşturuldukları dillerin seçkin örnekleridir. Oluşturuldukları dilin olanaklarını sonuna kadar kullanırlar ve o dilin gelişip zenginleşmesine de katkıda bulunurlar.

Edebi eserler, içerisinde duyguyu, heyecanı ve estetik unsurları barındırır. Bu nedenle bu eserlerde kullanılan dil farklı bir özellik gösterir. Bilimsel ve öğretici metinlerde kullanılan dil açık ve anlaşılır bir özellik gösterirken, edebi eserlerde ise böyle bir zorunluluk yoktur. Çünkü bu tür metinlerde sanatçının amacı okurlara bir şeyler öğretmek değil, onlara farklı duyguları ve yaşantıları hissettirmektir. Okurlara farklı duyguları ve yaşantıları hissettirmek isteyen sanatçı ise bu metinlerin ruhuna uygun olarak özel bir dil kullanmayı tercih eder.

Edebi eserlerin temelinde yatan en önemli özellik ise onların sanatçının hayal gücüne dayalı olarak oluşturulmalarıdır. Bu nedenle bu metinlerin dünyasının kurmaca bir dünya olduğunu da söyleyebiliriz. Kurmaca dünyadan kastımız ise sanatçının hayal gücüne bağlı olarak oluşturduğu kurgusallıktır. Yani bu eserlerin temelinde kurgusallık yatar.

Değerli okurlar, sizlere bu yazımızda edebi eser ile ilgili bilgiler vermeye çalıştık. Bir başka yazımızda görüşmek üzere.

Not: Bu makalenin yazımında Mustafa Ayyıldız ve Hamdi Birgören'in Akçağ Yayınları'ndan çıkmış olan "Edebiyat Bilgi ve Kuramları" adlı eserinden yararlanılmıştır.


9 Nisan 2019 Salı

Edebiyat Nedir? Edebiyatın Tanımı

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/book-book-pages-bookcase-browse-415071/


Merhaba değerli okurlar. Sitemizde eğitimle ilgili içeriklere yer verdiğimiz gibi edebiyatla ilgili içeriklere de yer vermek istedik. Biz de bu kapsamda bu konuyla ilgili bir giriş yapmak istedik ve bugün "Edebiyat Nedir? Edebiyatın Tanımı" konusunu işlemeye karar verdik. İsterseniz hemen başlayalım:

İnsan düşünen bir varlıktır, aynı zamanda duygusaldır da. Bunun gereği olarak insan duygu ve düşüncelerini söz veya yazıyla dışa vurmak ister. İşte tam bu noktada "edebiyat" devreye girer. Edebiyat, insanın duygu ve düşüncelerini dile getirmede önemli bir işleve sahiptir. Biz edebiyatın tanımına geçmeden önce sanat kavramına değinmenin daha doğru olacağını düşünüyoruz ve sanatın ne demek olduğunu açıklamak istiyoruz.

Sizlere "Sanat Nedir?" diye bir soru yöneltsek nasıl cevap verirsiniz? Eminiz ki birbirinden farklı tanımlar ortaya çıkar. Çünkü sanatın nesnel bir tanımı yoktur; sanat özneldir. Ancak biz sanat için şöyle basit bir tanım yapmak istedik: Sanat, duyguların ve düşüncelerin kimi zaman mimari, resim vb. yollarla kimi zaman da güzel sözlerle dışa vurulmasıdır. Bu yazıda biz edebiyatın tanımını ele aldığımız için burada vurgulamak istediğimiz anahtar kelime grubu "güzel sözler".

Sanat eserlerinin insanlar üzerinde büyük etkisi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Biz güzel sözleri de sanatın içine dahil ettiğimiz için güzel sözlerin de insanlar üzerinde çok etkili olduğunu söyleyebiliriz. Edebiyat, güzel söz söyleme sanatıdır. Buradan yola çıkarak edebiyatı güzel sanatlar içerisinde ele alabilir ve şu tanımı da yapabiliriz:

Edebiyat, duygu ve düşüncelerin okuyanlar üzerinde estetik bir etki ve heyecan uyandıracak tarzda güzel, etkileyici ve sanatlı sözler eşliğinde dışa vurulması veya dile getirilmesidir.

Edebiyat malzeme olarak dili kullanır. Kendisine malzeme olarak dili seçen edebiyat, kitleleri peşinden koşturan mükemmel bir disiplindir. Ancak bu mükemmel disiplin içerisinde insanları etkilemekten uzak, özgün olmayan, sıradan kötü örnekler de vardır. Ancak bu konu başka bir yazının konusu olup burada bu konuya değinmeyeceğiz.

Dilimizde "edebiyat" kelimesi terim olarak da kullanılmıştır. Bu konuyla ilgili Mustafa Ayyıldız ve Hamdi Birgören'in "Edebiyat Bilgi ve Kuramları" adlı eserindeki şu ifadelere kulak verelim:

"Dilimizde edebiyat kelimesinin terim olarak kullanılmasına Tanzimat döneminde başlanmıştır. Daha önce edebiyat yerine ilm-i edeb, sanayi-i nefise, fünun-ı bedia, şiir ve inşa gibi terimler kullanılmaktadır. Daha sonra Fransızcadaki "literatüre" karşılığı kullanılmaya başlanan edebiyat kelimesinin bugün anlamı genişlemiş ve yeni terimler oluşturulmuştur. (...)"

Bazı edebiyat araştırmacıları edebiyatın tanımını yaparken kök anlamıyla bağlantı kurmuşlar ve bu kavramı "edeb" köküyle açıklamaya çalışmışlardır. Bu edebiyat araştırmacıları "edeb" kökünden gelen edebiyatın terbiye, edep, iyi ahlak, güzel huy ve zarif davranışların gelişmesine yardım etmesi gerektiğini savunmuşlardır.

Bu yazımızda "Edebiyat Nedir? Edebiyatın Tanımı" konusunu ele aldık ve son olarak bu konuyu burada bitirirken bir de Kaya Bilgegil'in ifadeleriyle bu konuya son noktayı koyalım:

"Kaya Bilgegil'in ifadesiyle bugün edebiyat kelimesi şu anlamlarda kullanılmaktadır: Ahlaki bir mana, dile ait ilimler, güzel yazma sanatı ve onun eğitimi, edebi yazılar, bir mevzu ile ilgili neşriyat ve lüzumsuz yere sözü uzatmak."

NOT: Bu makalenin yazımında Mustafa Ayyıldız ve Hamdi Birgören'in Akçağ Yayınları'ndan çıkmış olan "Edebiyat Bilgi ve Kuramları" adlı eserinden yararlanılmıştır.




7 Nisan 2019 Pazar

Eğitim Programının Faydaları

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/composition-creativity-desk-education-207756/

Merhaba değerli okurlarımız. Geçen yazımızda iyi bir eğitim programının özelliklerinden söz etmiştik. Eğer okumadıysanız o yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Bugünkü yazımızda ise eğitim programının faydaları konusunu ele alacağız. İsterseniz vakit kaybetmeden eğitim programının faydalarını maddeler halinde anlatalım:

1) Eğitim programı yönlendiricidir. Eğitim-öğretim faaliyetlerine yön verir. Eğitim-öğretim sürecinin bilinçli ve planlı bir şekilde ilerlemesine katkı sağlar.

2) Eğitim-öğretim sürecinin verimini artırır. Eğitim programı sayesinde öğreticiler hangi konunun ne zaman, nasıl ve hangi araç-gereçlerle işleneceğini bildiği için eğitim-öğretim sürecini kargaşaya yer vermeden planlı, düzenli ve bilinçli olarak yönetme imkanı bulurlar.

3) Öğretmenlere rehberlik eder. Onlara neyi, nasıl yapacakları konusunda yol gösterir.

4) Eğitim programı eğitim-öğretim etkinliklerinin düzenlenmesinde eşgüdüm sağlar. Eşgüdümün sağlanması ortak amaçlara ulaşmada çok önemlidir. Eşgüdüm aynı eğitim basamağında bulunan kurumlarda eğitim-öğretim etkinliklerinin aynı amaç ve kazanımlara yönelik düzenlenmesini ifade eder. Başka bir deyişle A okulunda başka amaç ve kazanımlara yönelik B okulunda ise başka amaç ve kazanımlara yönelik etkinlikler düzenlenmez. Tüm okullarda etkinlikler aynı amaç ve kazanımlara yönelik düzenlenir.

5) Bilimsel temellere oturtularak hazırlanmış ve bilimsel özellikleri bünyesinde barındıran bir eğitim programı hem uygulayıcılara hem de öğrencilere bilimsel düşünme tutumunu kazandırır.

Özetle eğitim programı, eğitim-öğretim faaliyetlerine yön veren, eğitim-öğretim sürecinin verimini artıran, öğretmenlere -özellikle göreve yeni başlayanlara- rehberlik eden, etkinliklerin düzenlenmesinde eşgüdüm sağlayan, uygulayıcılara ve öğrencilere bilimsel düşünme tutumu kazandıran bir disiplindir. Yazımızı bitirmeden önce eğitim programının fayda sağlamasının ön şartının çağın gereklerine uygun olarak düzenlenmesinden geçtiğini sözlerimize eklemek zorundayız.

Bu yazımızda eğitim programının faydalarını ele aldık. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere...

5 Nisan 2019 Cuma

İyi Bir Eğitim Programının Özellikleri Nelerdir?

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/abc-books-chalk-chalkboard-265076/



Merhaba değerli okurlarımız. Bugünkü konumuz iyi bir eğitim programının özellikleri.

Bir ülkede bireylere verimli ve kaliteli eğitimin verilebilmesi için çağın gereklerine uygun bir eğitim programına ihtiyaç vardır. Bu noktada şu soru aklımıza gelir: İyi bir eğitim programının özellikleri nelerdir? İsterseniz maddeler halinde iyi bir eğitim programının özelliklerini sıralayalım:

1) Kesinlikle Türk Milli Eğitim Kanununa uygun olmalıdır.

2) Eğitim programı işlevsel olmalıdır. Bir eğitim programının işlevsel olması demek, eğitim programı yoluyla öğrencilere verilen bilgilerin öğrencilerin işine yaraması, beklenti ve ihtiyaçlara cevap verebilmesi anlamına gelir. Yani başka bir deyişle verilen bilgiler gerçek yaşamla ilişkili olmalıdır.

3) İyi bir eğitim programı esnek olmalıdır. Esneklik; eğitim bölgesinin ve okulun şartlarına göre eğitim programının özünü değiştirmeden düzenleme yapabilmeyi ifade eder. Bu bağlamda içinde bulunulan şartlara göre bazı ünite veya konuların işlenmesi ileri bir tarihe ertelenebilir, yeni ünite ve konular programa eklenebilir. Derslerin işleniş sürecinde kullanılan araç-gereçler farklılaştırılabilir. Bu konuyu birkaç örnekle açıklayalım:

-Doğu Anadolu Bölgesi'nde görev yapan bir beden eğitimi öğretmeni kış aylarında dışarıda işlemesi gereken bir ünitenin işlenmesini ağır kış şartları nedeniyle bahar aylarına erteleyebilir. Yani başka bir deyişle ünitelerin işleniş sırasını değiştirebilir.

-Bir köy okulunda teknolojik araç-gereçlerle işlenmesi gereken bir derste, dersin öğretmeni bu teknolojik araç-gereçlerin temininde zorlandığı takdirde bu dersi amaç ve kazanımlara uygun olarak farklı araç-gereçlerle işleyebilir.

Esneklikte akıldan çıkarılmaması gereken nokta yapılacak değişiklik ve düzenlemelerin söz konusu eğitim programının özünü değiştirecek nitelikte olmaması gerektiğidir. Eğitim bölgesinin ve okulun şartlarına göre değişiklikler ve düzenlemeler yapılabilir ancak eğitim programının özünü ve ruhunu değiştirmemek oldukça önem arz eder.

4) İyi bir eğitim programı çerçeve program özelliğini gösterir. Çerçeve program; ünitelerin ve konuların genel hatlarıyla biçimlendirilmesini ifade eder. Başka bir deyişle ünitelerin ana hatlarını belirleyen, fazla ayrıntıya inmeyen programdır.

5) Bilimsellik, iyi bir eğitim programında olması gereken en önemli özelliklerden birisidir. Eğitim programı çağın ihtiyaçlarına uygun bilimsel ve teknolojik donanıma sahip olmalıdır. Eğitim programına bilimsel düşünce hakim olmalı ve program bu özelliğe göre yapılandırılmalıdır.

6)Eğitim programı, programı uygulayacak olanlara neyi nasıl yapacakları konusunda rehber olmalıdır, onlara yol göstermelidir.

7) Her toplumun kendine özgü bir kültürü ve değerler sistemi vardır. İyi bir eğitim programı toplumsal değerlere uygun olmalıdır. Bilindiği üzere eğitim bir kültür ve değer taşıyıcısı olan bir bilimdir. Eğitim programının da söz konusu toplumun kültürünü ve değerlerini gelecek nesillere aktarma görevi vardır.

8) Genellik ve değişmezlik de eğitim programının özellikleri arasındadır. Belirli gün ve haftalar ve milli bayramlar programda değişmez unsurlardır. Örneğin; Kütüphaneler Haftasında ülkenin tüm okullarında kütüphaneler ve kitaplarla ilgili etkinlikler yapılır.

9) Eğitim programı işlevsel, esnek ve bilimsel olmasının yanı sıra ekonomiye de uygun olmalıdır. Ekonomik gerçeklere göre yapılandırılmayan eğitim programlarından verim alınamaz.

10) Eğitim programı, işlevsellik, esneklik ve ekonomiye uygunluk özelliklerine bağlı olarak uygulanabilir olmalıdır. Uygulanabilir özellikler göstermeyen eğitim programlarından etkili ve verimli sonuçlar elde edilemez.

Eğitim-öğretim sürecinden etkili ve verimli sonuçlar elde edebilmemiz için eğitim programının Türk Milli Eğitim Kanununa uygun olması, işlevsel ve esnek olması, çerçeve program özelliğini taşıması, bilimsel özelliklere sahip olması, uygulayıcılara rehber olması, toplumsal değerlere uygun özellikler göstermesi, genel ve değişmez olması, ekonomiye uygun olması ve uygulanabilir olması gereklidir. Bir eğitim programında bu özelliklerden bir veya birkaçının eksik olması o eğitim programının etkililiğini ve verimliliğini düşürür.

Değerli okurlar, bu yazımızda iyi bir eğitim programının özelliklerinden bahsettik. Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere...

NOT: Bu makalenin yazımında Pegem KPSS Program Geliştirme kitabından faydalanılmıştır. 

24 Ocak 2019 Perşembe

Eğitim Programı Ögeleri


Merhaba arkadaşlar. Bu yazımda sizlere eğitim programı ögeleri hakkında bilgi vermek istiyorum. İsterseniz başlayalım: 

Eğitim programı ögeleri dört başlıktan oluşur. Bunlar; 

-Hedef
-İçerik
-Eğitim Durumları
-Değerlendirme 


Şimdi bu ögeleri tek tek açıklayalım: 

1) Hedef: -"Bireyleri niçin eğitiyoruz?" sorusuna yanıt aranır. 
-Bu program ögesi boyutunda önemli olan bireylere kazandırılacak bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıklardır. 
-Bu bilgi, beceri, tutum ve alışkanlıkların çok iyi belirlenmesi gerekir. 
-Hedefler en önemli öge olarak tanımlanır. Çünkü diğer program ögeleri hedeflere göre şekillendirilir. Yani biz eğitim programını bir bina olarak düşünürsek hedefleri binanın temeli olarak düşünmeliyiz. Binanın temeli sağlam olmazsa bina yıkılır. O nedenle hedeflerin çok iyi belirlenmesi gerekir. 

2) İçerik: - Bu program ögesi boyutunda "Bireylere ne öğretelim?" sorusuna yanıt aranır. 
-Öğretilecek üniteleri, öğrenme alanlarını ve temaları kapsayan boyuttur. 

3) Eğitim Durumları: - Bu boyutta ise "Bireylere üniteleri, temaları, konuları nasıl öğretelim?" sorusuna yanıt aranır. Başka bir deyişle "Dersleri nasıl işleyelim?" sorusuna yanıt aranır. 
-Öğrenmeyi sağlama amaçlı yöntem-teknik, araç-gereç vb. değişkenleri içerisinde barındıran program ögesi boyutudur. 
- Bu program ögesi boyutunda ünite, tema ve konuların öğretiminde çeşitli yöntem-tekniklerden ve çeşitli araç gereçlerden yararlanılır. 

4) Değerlendirme: - "Bireylere ne kadar öğrettik?" sorusuna yanıt aranır. 
- Bu program ögesi boyutunda hedeflere ne derece ulaşıldığının tespiti yapılır. 
-Değerlendirme sürecini programın ve eğitim-öğretim sürecinin dönüt aşaması olarak adlandırabiliriz. 

Değerli okurlar; bugünkü konumuzu burada bitiriyorum. Sonraki yazımda ise "İyi Bir Eğitim Programının Özellikleri"nden bahsedeceğim. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...


23 Ocak 2019 Çarşamba

Öğretmen Adayları 40 Bin Atama Müjdesi Bekliyor


Öğretmen adayları Şubat ayında 40 bin atama müjdesi bekliyor. 

Yaklaşık 400 bin atanamayan öğretmen Şubat ayında 40 bin atama müjdesini büyük bir heyecanla bekliyor. Onlar; 

-Zihinsel, ruhsal ve ahlaki yönden gelişmiş, 
-Dil bilinci ve milli şuuru gelişmiş,
- Bilimsel düşünme tutumuna sahip ve demokratik tutumu benimsemiş

bireyler yetiştirmek için bir an önce göreve başlamak istiyorlar. Cehaletin en büyük düşmanı, karanlıkları aydınlıklara çevirecek olan eğitim neferlerinin sesine kulak verelim. Onlar haklarını kazanmak için çaba gösteriyorlar, mücadele ediyorlar. Onların hayali atanarak vatanımıza ve milletimize yararlı olan bireyler yetiştirmek, cehalet meşalesini söndürerek bilginin, bilimin ve kültürün meşalesini yakmaktır.Biz de onların haklı ve kararlı mücadelesine sessiz kalmayalım ve onlara destek olalım. 

Yaklaşık 135-140 bin öğretmen açığının bulunduğu ülkemizde 40 bin öğretmen atamasının yapılması şarttır. Okullar öğretmensiz, öğrencilerimiz ışıksız kalmasın. Yıllardır öğretmen olabilmek için her türlü fedakarlığı yapan, her türlü cefayı çeken eğitim neferlerimiz görevlerine kavuşsunlar. Yetkililerden tek bir isteğimiz var: "Bakan" olmasınlar sorunları "gören" ve "çözen" olsunlar. 

18 Ocak 2019 Cuma

Eğitim Olumlu Davranışlar Kazandırma Sürecidir


Merhaba arkadaşlar. "Eğitim Nedir?" adlı yazımda eğitimin tanımını yapmıştım. Eğer okumadıysanız o yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Bu yazımda ise eğitimin tanımında yer alan "bireyin davranışlarında istendik yönde değişiklik meydana getirme" meselesinden bahsetmek istiyorum. 

"İstendik yönde değişiklik" -yani biz bunu istendik davranışlar olarak da adlandırabiliriz- başka bir deyişle istendik davranışlar dediğimizde aklımıza olumlu davranışlar gelmelidir. Yani aklımıza gelebilecek her türlü olumlu davranış kapsam içerisinde düşünülebilir. Eminim ki aklınızda bir çerçeve oluşmuştur. Bu çerçeveyi oluşturduktan sonra sizler de istendik davranışlar konusunda bir liste oluşturabilirsiniz. Hatta bu istendik davranışlar konusunda bir kitap bile yazılabilir. Ancak ben bu yazımda konuya yüzeysel açıdan bakmak istiyorum. 

Peki nedir bu istendik davranışlar ya da ne olmalıdır? Bu sorunun cevabını arayalım: 

1) Benim için en önemlisi öğrencileri insanî değerler açısından iyi bir şekilde yetiştirebilmektir. Onlara imkanlarımız doğrultusunda iyi bir şekilde değerler eğitimi vermemiz gerekli. Bu konuyla ilgili yazıma buradan ulaşabilirsiniz. Yani birinci istendik davranış öğrencilerin hoşgörü, sevgi, merhamet, dürüstlük vb. insanî değerlere sahip olması. 

2) Bireyin günlük yaşamını kolaylaştıracak bilgi ve becerilere sahip olması,

3) Bireyin dil bilinci kazanması, 

4) Bireyin milli şuur kazanması, 

5) Öğrencilerin demokratik tutumu benimsemesi, 

6) Öğrencilerin bilimsel düşünme tutumunu benimsemesi, 

7) Öğrencilerin insan hakları konusunda bilinçli olması ve insan haklarına saygılı olması, 

8) Öğrencilerin haklarımız ve sorumluluklarımız konusunda bilinçli olması

9) Öğrencilerin eleştirel düşünme alışkanlığını kazanmış olması,

10) Öğrencilerin teknolojik gelişmeleri yakından takip etmesi ve bilgi teknolojisini etkili bir şekilde kullanabilmesi. 

Değerli okurlar; yazımın başında da söylediğim gibi "istendik davranışlar" dediğimizde aklımıza "her türlü olumlu davranış" gelecek. Ben böyle 10 maddelik kısa bir liste oluşturdum. Bu maddeleri ilerleyen günlerde sitemde detaylı bir şekilde ele almayı düşündüğümden konuya yüzeysel olarak baktım. Aslında derine indiğimizde bu maddeleri çoğaltmamız mümkün. 

Bugün anlatacaklarım bu kadar. Bir başka yazımda görüşmek üzere. Sevgiler ve saygılar...



5 Ocak 2019 Cumartesi

Nerede Hata Yapıyoruz?


Eğitimin klasik bir tanımı vardır. "Bireyin davranışlarında kasıtlı olarak istendik yönde değişiklikler meydana getirme süreci" diye klasik bir tanım yaparız eğitim için. Peki biz bu "istendik" yani "olumlu" davranışları çocuklarımıza, gençlerimize yeterince kazandırabiliyor muyuz? Bir de "Eğitimin amacı nedir?" diye sorsak şu maddeleri sıralarız sanırım:

-Bireyin yaşadığı topluma ve çağa ayak uydurabilmesini sağlama
-Bireyi bilgi ve becerilerle donatma
-Bireyi teknolojiyle tanıştırma ve bireyin bilgi teknolojilerini etkili bir şekilde kullanmasını sağlama 
-Dilimizi doğru kullanabilme 

vs. gibi maddeleri sıralayabiliriz ve bunları da çoğaltabiliriz. Peki biz gençlerimizi, çocuklarımızı değerler eğitimi açısından yeterince iyi yetiştirebiliyor muyuz? Ben bu soruyu sadece biz öğretmenlere sormuyorum. Toplumun her kesimine soruyorum. Mesela aileler... Çok klasik bir ifade olacak ama yine de söylemek istiyorum: Eğitim öncelikle evde yani ailede başlar. Aileler, değerler eğitimi dediğimiz ve değerler eğitiminin içerisinde yer alan hoşgörü, merhamet, sevgi, dürüstlük, sadakat, yardımlaşma, büyüklere saygı vb. insani değerleri küçük yaşlardan itibaren çocuklarına aşılayabiliyorlar mı? Biz eğitimciler okulda değerler eğitimini yeteri kadar verebiliyor muyuz çocuklarımıza? Yoksa onları akademik bilgilere mi boğuyoruz? Bunları oturup bir düşünmemiz lazım. 

Eğitim sistemimiz maalesef çocuklarımızı, gençlerimizi akademik bilgi ve becerilere boğmamızı istiyor. Sınavların çok önemli bir yer tuttuğu bir eğitim sisteminde maalesef bu durum kaçınılmaz oluyor. Haliyle biz öğretmenler de sistemin gerektirdiği şeyleri uygulamak zorunda kalıyoruz. Ben buradan  tüm meslektaşlarıma seslenmek istiyorum: Elimizden geldiğince öğrencilerimize değerler eğitimini verelim. Neredeyse her gün bu konuya vakit ayıralım. Her ders 10 dakika ayırsak bile kazancımızın büyük olacağını düşünüyorum. Öğrencilerimize önce insan olmayı, insan olmanın gerektirdiği nitelikleri öğretelim. 

Ailelere gelince... Sevgili aileler; özgüven ile kibir arasında çok ince bir çizgi vardır. Eğer o ince çizgi aşılırsa çocuğunuz kibirli, egolu bir insana dönüşür. O nedenle çocuğunuzun olur olmaz her davranışını övmeyin. Onların her isteğini yerine getirmeyin. Eğer sizler sorgusuz sualsiz, kayıtsız şartsız her isteğini yerine getirirseniz onlar da büyüdüklerinde şımarık bir kimliğe bürünürler ve kendilerini dev aynasında görürler. Onları sorumluluk bilincine sahip, sabırlı bireyler olarak yetiştirmeye gayret edin. 

Değerli okurlar; bu yazı bir suçlama yazısı değildir. Bu yazı bir sorgulama ve farkındalık yazısıdır. Toplum olarak sorumluluğumuz büyük. Eğer biz toplum olarak bu konuya gereken önemi vermezsek, üzerimize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmezsek gün gelir bir genç kalkar sırf tutanak tuttu diye değerli bir bilim insanının canına kıymaya kalkar. Lütfen toplum olarak futbola verdiğimiz önemi eğitime de verelim. Futbola verdiğimiz önemi eğitime de verirsek ne Finlandiya'yı konuşuruz ne de Japonya'yı konuşuruz. 

Buraya kadar tahammül edip okuduğunuz için çok teşekkür ediyorum. Herkese mutlu ve sağlıklı günler...

Foto Kaynak: https://images.pexels.com/photos/261909/


18 Aralık 2018 Salı

Eğitim Nedir?


Merhaba arkadaşlar. Bu yazımda eğitimin tanımını yapıp eğitim hakkında birkaç konuya değinmek istedim. İsterseniz başlayalım. 

Eğitimin birçok tanımını yapabiliriz. Yapabileceğimiz, aklımıza gelen tanımlar ise şunlardır:

1) Basit bir tanım yapacak olursak: Eğitim davranış değiştirme sürecidir. Ancak bu davranış değişikliğinin istendik yani olumlu yönde olması gerekir. 

2) Eğitim, önceden belirlenmiş hedeflere göre bireyin yetiştirilmesi sürecidir.

3) Eğitim, bireye toplumsal hayata uyum sağlayabilmesi ve bu düzen içerisinde rahatça yaşayabilmesi için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırıldığı bir süreçtir.  

Yukarıda üç tane tanım verdim. Ancak bu tanımlar dışında genel bir tanım var ki akademik kaynakların hemen hepsinde bu tanıma rastlarız. Bu tanım ise Ertürk'ün tanımıdır:

"Bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla, kasıtlı olarak, istendik yönde değişiklik meydana getirme süreci"

Bu tanıma baktığımızda anahtar kelime gruplarının "kendi yaşantısı yoluyla", "kasıtlı olarak", ve "istendik yönde değişiklik" olduğunu görüyoruz. 

Peki, tanımımızı yaptıktan sonra başka neler söyleyebiliriz eğitim hakkında? Şimdi bunları sıralayalım:

1) Eğitim sürecinin sonunda bireyin davranışında mutlaka bir değişme olmalı. Yukarıda da söylediğimiz gibi bu değişmenin olumlu yönde olması gerekir. Yani başka bir deyişle eğitimin amacı bireye olumlu davranışlar kazandırmaktır. 

2) Eğitimde kesinlikle bir amaç ya da kazanım vardır. Eğitim sürecindeki hedef ise bu kazanımları gerçekleştirmektir. 

3) Eğitim bireyi her yönden geliştirir. "Her yönden" derken bunu biraz açmak istiyorum: Davranışçı yaklaşıma göre düzenlenen bir eğitim programında hedef genellikle bireyi sadece zihinsel yönden geliştirmekti. Ülkemizde eskiden uygulanan bu yaklaşıma göre birey sadece zihinsel yönden geliştiriliyor, bireyin diğer yönleri göz ardı ediliyordu. Ancak şu an uygulanan yapılandırmacı yaklaşıma göre hedef öğrencileri zihinsel, fiziksel, ruhsal vb. yönlerden geliştirmektir. Yani şu anki anlayışa göre temel amaç bireyleri bilişsel, duyuşsal ve psikomotor beceriler bakımından başka bir deyişle bütün olarak geliştirmektir. 

4) Eğitim bireyi hayata hazırlar. Yaşam için gerekli olan bilgi ve becerileri bireye kazandırır. 

"Eğitim nedir?" sorusuna verebileceğimiz birçok cevap var aslında. Daha fazlası için Kaliteli Eğitimin İnsana Kazandırdığı 20 Önemli Nitelik adlı makaleme bakabilirsiniz. 

Foto Kaynak: https://images.pexels.com/photos/207665/

13 Aralık 2018 Perşembe

Yükseköğretimdeki Öğrenci Sayısı Giderek Artıyor


Bugün internette haberleri okurken TRT Haber'in Facebook sayfasında bir haber gördüm. Haberin başlığı şuydu: "Yükseköğretimdeki öğrenci sayısı 8 milyonu aştı" Peki bu haber güzel, olumlu bir haber mi, övünülecek bir haber mi? Cevabını ben vereyim isterseniz: Elbette hayır. İlk bakışta konuya yabancı olanlar "Ne var canım bunda? Gençler ne güzel okuyor. Okumasınlar da kötü alışkanlıklar mı edinsinler?" diye bir yorumda bulunabilirler. Ama işin iç yüzü öyle değil. Bir eğitimci olarak bu konudaki düşüncem şu: Bu 8 milyon öğrenci geleceğin işsiz adayları. Çünkü ülkemizde maalesef üniversite okuyan gençlerimizin rahatlıkla iş bulduğu bir ortam ve sistem yok. Şöyle düşünürsek: Hadi bu gençlerin 1-2 milyonu öyle veya böyle bir işe girseler geriye kalıyor yine 6-7 milyon işsiz. Durum ne yazık ki böyle. Evet, doğru gençlerimiz okuyor, ama niçin okuyor? İşsiz kalmak için mi okuyor? Sizlere şunu sormak istiyorum: Geçimini sağlayamayan genç ülkemizin eğitimine, ekonomisine, bilimine ve kültürüne nasıl  katkı sağlasın? 

Sevgili okurlar, yani anlatmak istediğim şu ki; üniversite açmakla, kontenjanları artırıp bu üniversitelere öğrenci almakla iş bitmiyor. Doğru ve yerinde planlamaların yapılması şart. Planımızı geleceğe göre şekillendirmemiz ve adımlarımızı ona göre atmamız gerekiyor. Okuyan gençlerimiz için kesinlikle iş imkanları oluşturmalıyız. "Ne var canım, onlar da gitsin başka işlerde çalışsınlar. İş mi yok?" demek işin kolayına kaçmak ve sorunları görmezlikten gelmekten başka bir şey değildir. Bizlerin ve yetkililerin kendimize sormamız gereken soru ise şudur: Üniversitede gecesini gündüzüne katarak dirsek çürüten, sabahlara kadar ödev yapıp, sınavlara çalışan gençlerimize üniversiteyi bitirdikten sonra nasıl iş imkanları oluşturabiliriz? Bir de bu işin aile tarafı var tabi. Belki de o aile çocuğunu üniversitede okutup iş sahibi olabilmesi için ne türlü fedakarlıklar yaptı? Belki kendisi harcamadı çocuğuna gönderdi kazandığı parayı... Sırf o okuyup iyi yerlere gelebilsin diye... 

Bu konu gerçekten küçümsenecek bir konu değil. Bu ülkenin gençleri geleceğimizdir. Lütfen gençlerimizin değerini bilelim ve onların bu sorununa sessiz kalmayalım. Yetkililerimiz lütfen "bakan" değil "gören" ve "çözüm üreten" olsunlar. Saygılarımla...



9 Aralık 2018 Pazar

Blog Dünyasına Merhaba


Bugün blog dünyasına ve internet bilgi mecrasına yeni bir blog kazandırmanın mutluluğunu yaşıyorum. Aylar öncesinde açtığım ve bir türlü ilgilenmeye fırsat bulamadığım "Eğitim Antolojisi" isimli bloğumu bugün sizlerin hizmetine sunmaktan onur duyuyorum. 

Bilgi odaklı bir blog olan "Eğitim Antolojisi" nde eğitim bilimlerinden Öğretim Yöntem ve Teknikleri, Program Geliştirme, Rehberlik ve Özel Eğitime dair makaleler yer alacak. Ayrıca çok sık olmamakla birlikte tarih, coğrafya, edebiyat, Türkçe eğitimi ve bilim tarihine yönelik makaleler de kendine yer bulacak. 

Kaliteli bir biçimde sunulduğunda insanı her yönden geliştiren, insana karakter ve disiplin kazandıran, insanı okumaya, araştırmaya ve öğrenmeye sevk eden bir bilim olan eğitim hakkında söylenecek çok sözün ve yazılacak çok makalenin olduğunu düşünüyorum. Bu bloğun sizlerin desteğiyle de büyüyeceğine inancım tam. Saygılarımla...


Popüler Yayınlar