Edebiyat, TDK Güncel Türkçe Sözlük’te “Olay,
düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak
biçimlendirilmesi sanatı; yazın” olarak tanımlanır. Felsefe ise varlığı,
evreni, bilgiyi ve değerleri anlamak amacıyla yapılan düşünsel faaliyetler ya da
sözlük anlamıyla “Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması"dır.
Edebiyat-felsefe ilişkisini irdeleyecek olursak her ikisinin de ortak
yanı dildir. ”Dilin kullanımı”, “dil bilinci” her iki disiplin için de önemlidir.
Bu hususta şunlar söylenebilir:
“ Edebiyat, sözcükleri kullanan bir sanat biçimidir. Dolayısıyla
felsefe için olduğu gibi edebiyat için de “dilin kullanımı”, “dil bilinci” son derece
önemlidir. Ancak bu, felsefe ile edebiyatın dili aynı biçimde kullandıkları anlamına
gelmez. Fakat edebiyatın felsefeye yaklaştığı örnekler de bulunmaktadır. Bu açıdan
akla ilk gelen Tolstoy, Dostoyevski, Proust’un eserleridir ki bu eserler felsefi
düşüncelerle yüklüdür. Şüphesiz her edebî eserde güçlü ya da zayıf bir kavramsal
ve düşünsel yapı vardır.” (Emel Koç, Felsefe ve Edebiyat, Kırıkkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi)
Buradan hareketle şu yargıya varabiliriz: Bir edebî metin felsefî
metin değildir ancak çoğu edebî metnin bir düşünsel yapısı başka bir deyişle felsefî
bir altyapısı vardır. Felsefî düşüncelerle örülü edebî metinlerin varlığı tartışılmaz
bir gerçektir. İşte edebiyat-felsefe ilişkisini bu şekilde açıklayabiliriz.
Kaynak:
1)TDK Güncel Türkçe Sözlük
2) Emel Koç, Felsefe ve Edebiyat, Kırıkkale Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi