26 Haziran 2019 Çarşamba

Eğitimde Program Geliştirmenin Temel Özellikleri

Foto Kaynak: https://www.pexels.com/photo/coffee-cup-mug-desk-5251/


Merhaba değerli okurlarımız. Bugünkü yazımızda eğitimde program geliştirmenin temel özellikleri üzerinde duracağız.

Bir ülkenin her alanda gelişebilmesi için o ülkede uygulanmakta olan eğitim sisteminin çağın gereklerine uygun bir şekilde yapılandırılması ve geliştirilmesi gerekir. Her ülkenin doktorlara, öğretmenlere, hukukçulara, sanatçılara, sporculara kısacası her meslek grubundan yetişmiş nitelikli insanlara ihtiyacı vardır. Bu saydığımız meslek gruplarının mensupları söz konusu ülkenin eğitim sisteminden çıkan insanlardır. Bu nedenle bizlerin eğitimde program geliştirme konusu üzerinde durmamız gerekir.

Program geliştirme, uygulanmakta olan programın yaşadığımız çağın ihtiyaç ve beklentilerine uygun hale getirilmesi için yapılan sistemli çalışmaların bütünü olarak tanımlanabilir. Program geliştirmede;

-Niçin öğretelim?
-Ne öğretelim?
-Nasıl öğretelim?
-Ne kadar öğrettik?

gibi sorulara yanıt aranır.

Program geliştirmeden kısaca söz ettikten sonra program geliştirmenin temel özelliklerinden de bahsedelim:

-Eğitim, doğrudan veya dolaylı olarak birçok faktörden etkilenir. Eğitimin doğasında bu vardır. Program geliştirme süreci eğitimi etkileyen her şeyle ilgili araştırma yapmayı gerektiren bir süreçtir.

-Bu süreç iş birliği gerektiren bir süreçtir. Ekip çalışmasını zorunlu kılar. Konunun ve ölçme-değerlendirme uzmanlarının koordineli bir şekilde çalışmasını gerektirir.

-Program geliştirme çalışmaları sürekli ve dinamik olan bir süreci içerisinde barındırır. Bilim ve teknolojide yaşanan gelişmelere, toplumsal gelişmelere ve konu alanlarındaki gelişmelere bağlı olarak yapılır. 

-Bu süreç araştırma-geliştirme sürecini içinde barındıran, ekonomik, siyasi ve sosyal yapı ile ilişkili olan, zamanla sınırlı tutulamayan bir süreçtir. Araştırmalar sonucunda elde edilen bulgulara göre eksiklikler giderilir ve program geliştirilmeye çalışılır. 

-Geliştirilen programlar bir yandan uygulanır; uygulanırken de geliştirilmeye devam edilir. Yani bu süreç uygulama ile iç içe olan bir süreçtir. 

-Bu süreç aşamalı bir süreçtir. Tasarlama (planlama), hazırlama, pilot deneme, değerlendirme ve düzenleme aşamalarından oluşur. 

-Program geliştirme süreci aynı zamanda bir karar verme sürecidir. Bu süreçte hedefler seçilir, içerik seçilir ve düzenlenir ve sonuçlar değerlendirilir. 

-Bu süreç sistematik olmayı gerektiren bir süreçtir. Hedef, içerik, eğitim durumları ve değerlendirmeden oluşan eğitim programı ögeleri arasında dinamik ilişkiler vardır. Bu nedenle ögelerin herhangi birinde meydana gelen değişiklikler diğerlerini de etkiler. 

-İletişim gerektiren bir süreçtir. Merkezden diğer kurumlara, diğer kurumlardan merkeze doğru iletişim gerektiren eşgüdümsel bir süreçtir. Geliştirme çalışmaları kesinlikle merkezden bağımsız yapılamaz. 

-Psikolojik, felsefi, tarihsel, toplumsal, ekonomik, bireysel ve konu alanı gibi kuramsal temellere dayalıdır. 

Değerli okurlarımız, bu yazımızda eğitimde program geliştirmenin temel özellikleri üzerinde durduk. Okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederiz. 


13 Haziran 2019 Perşembe

Karne Alan Çocuğa Nasıl Davranılmalı?



Karne bütün bir dönem boyunca öğrencinin  gösterdiği akademik başarının bir belgesi niteliğindedir. Ancak şunu da belirtelim ki karne her şey demek değildir. Bunun bilincinde olan anne-baba ve öğrenciler karne dönemini sağlıklı bir şekilde atlatırlar. Değerli okurlarımız; bu yazımızda "karne başarısı", "karne başarısızlığı" ve "karne alan çocuğa nasıl davranılmalı?" konuları üzerinde duracağız. 

Eğitim-öğretimle içli dışlı olan çoğu kişinin de bildiği üzere başarıyı etkileyen tek faktör zekâ değildir. Zekâ dışında başarıyı etkileyen birçok faktör vardır. Eğer çocuğunuz kötü bir karne getirdiyse şu soruları kendinize sormanız gerekir: 

-Çocuğum çalışma alışkanlığını yeterince kazanabildi mi? 
-Çocuğuma evinde rahat bir ders çalışma ortamı sağlayabildim mi? 
-Çocuğumda sorumluluk duygusu var mı? Sorumluluk duygusu yeteri kadar yerleşmiş mi? 
-Çocuğumun ruhsal yönden durumu nasıl? Duygusal sorunlar yaşıyor mu?
-Çocuğumun hem oyun oynayabileceği hem de derslerine verimli bir şekilde çalışabileceği etkili bir ders planı var mıydı? 

Çocuğunuz kötü bir karne getirdiyse kesinlikle kendinize bu soruları sormalı ve kendinizi de sorgulamalısınız. Çocuğunuzla duygusal ve akademik yönden yeterince ilgilenmediyseniz, bu karne başarısızlığında sizin de payınız var demektir. O nedenle ebeveynler kendilerini de sorgulamalı ve kendilerinde bulunan eksiklikleri tespit edip buna göre hareket etmelidirler. 

Maalesef üzülerek belirtiyoruz ki karne başarısızlığını dünyanın sonuymuş gibi gören ve algılayan veliler var. Şunu unutmayın ki karne çocuğun tüm performansını yansıtmaz. Karne, akademik başarıyı gösteren bir belgedir. Bu nedenle karneye gereğinden çok fazla anlam yüklemeyin. Karne elbette önemlidir ancak çocuğunuzun ruh sağlığından daha önemli değildir. Hemen bu noktada aklımıza şu soru gelir: "Karne alan çocuğa nasıl davranılmalı ya da davranmalıyım?" İsterseniz maddeler halinde bu sorunun cevabını arayalım: 

1) Çocuğunuz kötü bir karne getirdiyse öncelikle çocuğunuzla doğru bir iletişim kurarak bu başarısızlığın nedenlerini çocuğunuzla birlikte tespit etmeye çalışın. Onunla birlikte eksikliklerini gidermesine yönelik verimli ve etkili bir çalışma programı hazırlayın. Tabii bu çalışma programını hazırlarken çocuğunuzun beklenti ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurun. Örneğin; çocuğunuzun oyun ve eğlence faaliyetlerini kısıtlamayın. Oyun ve eğlence faaliyetleri çocuğun ruhsal ve sosyal yönden gelişimini sağlar. 

2) Çocuğunuzu kayıtsız şartsız sevdiğinizi onlara hissettirin. "Annem ve babam beni sadece başarılı olduğumda sever." düşüncesinin çocuğunuzda yerleşmesine izin vermeyin. Koşulsuz sevgiyi hissetmeyen çocuk karne konusunda ve ileriki yaşamında başarıya bağlı yaşayıp olayları ve olguları başarılı olma kriterine göre değerlendireceği için sorunlar yaşayabilir. Karne başarısızlığı yaşayan çocuk ise böyle düşüneceği için bu hususta dürüst olmayan yöntemlere başvurabilir. Bu nedenle dikkatli olmakta fayda var. 

3) Kesinlikle sözel ve fiziksel şiddette bulunmayın. "Senden adam olmaz.", "Tembel, yaramaz" gibi ifadeler çocuğun benlik algısını olumsuz etkiler, ruh dünyasında yaralar açar. Sözel ve fiziksel şiddete uğrayan çocuğun özgüveni azalır ve kişilik gelişimi de olumsuz etkilenir. 

4) Karnedeki davranış notlarına da vurgu yapın. Çocuğunuz akademik anlamda başarılı olamayabilir ancak davranışsal anlamda öğretmeninin beğenisini kazanmışsa onu bu yönden takdir edin. Ancak daha sonra ders notlarına da dikkat çekin ve bu başarısızlığın nedenlerini tespit etmeye çalışın. 

5) Karne başarısızlığı hususunda çocuğunuza ceza vermek sağlıklı sonuçlar doğuramayabilir. Bu nedenle ceza vermek yerine yukarıda da belirttiğimiz gibi başarısızlığın nedenlerini tespit edip buna yönelik bir çalışma programı hazırlayın. 

6) Bizim toplumumuzda bir efsane vardır: "Komşunun çocuğu efsanesi". Anne babalara göre "komşunun çocuğu" ya da "filancanın çocuğu" her konuda başarılıdır ve kendi çocuklarının önündedir. Anne-babalar çoğu zaman çocuklarını motive edebilmek için bu söylemi kullanırlar. Ancak bu söylem kesinlikle yanlıştır ve çocuğunuzu motive etmez. Aksine onlarda yetersizlik duygusunun oluşmasına yol açar ve özgüvenlerini azaltır. Bu nedenle kötü bir karne getiren çocuğunuzu kesinlikle akranlarıyla veya kendi çocukluğunuzla kıyaslamayın. 

7) Çocuğunuzu aldığı not üzerinden değerlendirmeyin. Onun dönem boyunca gösterdiği çabasına vurgu yapın ve onu çabaları için takdir edin. "Başarılı olamasan da elinden geleni yaptın ve çok çabaladın. Gösterdiğin çaba nedeniyle seninle gurur duyuyorum." gibi bir söylem çocuğunuzun ruhsal durumu için uygun bir söylemdir. 

8) Karne üzerinden çocuğunuzun hayatta başarılı olup olamayacağı konusunda tespitler yapmaktan kaçının. Çünkü karne, çocuğun hayat başarısının göstergesi olamaz. Karnesi çok iyi olan bir öğrenci ilerleyen zamanlarda hayatta başarısız da olabilir. Bunun tam tersi karnesi kötü olan bir öğrenci ileride başarılı olabilir. Bu konuda sağlıklı değerlendirmeler yapmakta fayda var. 

9) Ebeveynler olarak çocuğunuzu başarılı ya da başarısız yönleriyle iyi tanımaya çalışın. Her insanın farklı konularda farklı yetenekleri vardır. Çocuğunuza yetenekleri ve donanımı doğrultusunda bir başarı kriteri belirleyin ve karne başarısını ya da başarısızlığını bu doğrultuda değerlendirin.

10) Çocuğunuza her şeyden önce kendisi ve geleceği için çalışıp başarılı olması gerektiği bilincini aşılayın ve iyi bir karne getiren çocuğunuza onu şımartacak tarzda abartılı övgülerde bulunmaktan kaçının ve onlara pahalı ödüller almayın.

11) Karne, çocuğun zekâ seviyesi hakkında yeterli bilgi vermez. Zaten karne çocuğun zekâ seviyesinin göstergesi değildir. Bunu göz önünde bulundurarak çocuğunuzu zekâ seviyeleri açısından gruplandırmaya dahil etmeyin. Başka bir deyişle çocuğunuzu "zekâ seviyesi ileri veya geri" şeklinde tanımlamaktan kesinlikle uzak durun.

Değerli okurlar; kötü karne dünyanın sonu değildir. Yazımızda da vurguladığımız gibi ortada kötü bir karne varsa başarısızlığın nedenlerini tespit edip bir yol haritası çizmeniz oldukça isabetli bir karar olacaktır. Unutmayın ki karne önemlidir ancak çocuğunuzun ruh sağlığından daha önemli değildir. Çocuğunuzun gelişimsel özelliklerini ve ruhsal durumunu göz önünde tutarak iş birliği içerisinde karne sürecini sancısız bir şekilde atlatmak aslında sizin elinizde. Karne, çocuğunuzun zekâ seviyesini ortaya çıkaran bir belge değil, akademik başarının derecesini ortaya çıkaran bir belgedir. Bunu göz önünde tutup buna göre sağlıklı değerlendirmeler yapmakta büyük bir fayda görüyoruz.

Değerli okurlarımız, bu yazımızda "karne başarısı", "karne başarısızlığı" ve "karne alan çocuğa nasıl davranılmalı?" konuları üzerinde durduk. Herkese mutlu, huzurlu ve sağlıklı günler...

Popüler Yayınlar