Değerli okurlarımız, bu yazımızda Ölçme ve Değerlendirme, Program Geliştirme ve Öğretim Yöntem ve Teknikleri'nden önemli noktaları sizlerle paylaşacağız.
1)Mutlak Değerlendirme
Gruptan
gruba, kişiden kişiye değişmeyen önceden belirlenmiş kesin ölçütlere dayalı
yapılan değerlendirme türüne mutlak değerlendirme denir.
Mutlak
değerlendirme örnekleri
-100
üzerinden 60 ve üzeri puan alanların dersten geçmesi
-80 sorudan
40'ını doğru cevaplandıranların başarılı sayılması
-Bir testteki
soruların %50'sini doğru cevaplayanların dersten geçmesi
Bağıl Değerlendirme
Önceden
belirlenmiş kesin bir ölçütün olmadığı, bireylerin performanslarının grup ya da
sınıf ortalamasına göre belirlendiği değerlendirme türüne bağıl
değerlendirme denir.
Bağıl
değerlendirme örnekleri
-Sınıf ya da grup ortalamasının
üzerinde puan alanların başarılı sayılması
-Bir sınavda
en yüksek puan alan ilk beş kişinin bilgi yarışmasına katılmaya hak kazanması
-Bir şiir
yarışmasında en iyi üç şiirin belirlenmesi
NOT: Bağıl değerlendirmede;
-Sınıf
ortalamasına göre değerlendirme yapma
-Zekâ ve
yetenek değerlendirmeleri
-Z ve T
puanlarına göre değerlendirme yapma
gibi durumlar
söz konusudur.
NOT: Mutlak değerlendirmede önceden
belirlenmiş kesin ölçütler varken bağıl değerlendirmede önceden belirlenmiş
kesin ölçütler yoktur.
2) Kapsam Geçerliği
Kapsam
geçerliğinde;
“-Söz konusu
test, hedef davranış ve konuları dengeli temsil edecek test maddelerinden
oluşmuş mu? Başka bir deyişle söz konusu testte kapsamın her yerinden dengeli
bir şekilde soru sorulmuş mu?”
sorusunun cevabına
“Evet” cevabını verebiliyorsak söz konusu testin kapsam geçerliğinin yüksek
olduğunu söyleyebiliriz.
Örneğin; bir
öğretmen beş ünite işlemiş ve sınavda da
bu beş üniteyi dengeli bir şekilde ölçebilecek sorulara yer vermişse o sınavın kapsam
geçerliğinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.
3) Kısa
cevaplı testlerle kapsam daha iyi örneklenebilir. Çünkü kısa cevaplı testlerde
öğrencinin uzun bir şekilde cevap yazması gerekmez ve bu durum da çok sayıda soru
sormaya zemin hazırlar. Çok sayıda soru sorulabilmesi de kapsamın her yerinden soru
sorma olanağı sağlar.
4) Yazılı
Yoklamalar
Üst düzey
zihinsel becerilerin, sentez ve değerlendirme düzeyindeki davranışların ölçüldüğü
yazılı yoklamalarda aynı zamanda öğrencinin kendini yazılı olarak ifade
edebilme, kendisini ifade ederken yazım kurallarını ve noktalama işaretlerini
doğru kullanabilme becerileri de ölçülür.
Yazılı
yoklamaların en önemli dezavantajı ise az sayıda soru sorulabilmesidir. Çünkü yazılı yoklamalarda
sorular uzun uzun cevaplanır ve bu durum da az sayıda soru sorulmasına yol
açar. Az sayıda soru sorulması da hem kapsam geçerliğini hem de güvenirliği
olumsuz etkiler.
5) – Puanlama
için ayrıntılı yönergelerin bulunduğu cevap anahtarının kullanılması
-Puanlamayı
birden fazla puanlayıcının yapması ve verilen puanların ortalamasının alınması
-Soru soru
puanlama ya da başka bir deyişle bir
soruya öğrencilerin tümünün verdiği cevaplar puanlandıktan sonra diğer soruya
geçilmesi
-Cevabın
değişik bölümlerine verilecek puanların ayrı ayrı belirlenmesi
gibi hususlar
yazılı yoklamalarda puanlama güvenirliğini artırmaya yönelik önlemlerdir.
6) Sınavlarda
“boşluk doldurma” tipi sorularda ders kitabından aynen alınan ifadelerin
kullanılması ölçülen özelliğin ezber ve hatırlama düzeyinde kalmasına
neden olur.
7) İnformal
eğitim plânlı ve programlı değildir. Doğal, gelişigüzel ve olumlu ya da
olumsuz olarak gerçekleşen, belli bir mekâna bağlı olmayan eğitimdir.
8) Örtük Program
Açık ve
yazılı olmayan, tasarlanmamış, gizil öğrenmeleri kapsayan, resmî programın
dışında olan, yöneticilerin ve öğretmenlerin sözlü ya da sözsüz olarak
verdikleri bütün iletilerle oluşan öğrenmeleri kapsayan program türüne örtük
program denir. Okul kültürü ve ikliminden kaynaklanan öğrenmeler örtük
program kapsamındadır.
NOT: Örtük program ile ekstra program
karıştırılmamalıdır. Örtük program plânlı olmaktan çok kendiliğinden oluşan
öğrenmeleri kapsayan okul iklimi, öğretmen ve yönetici tutumları ile ortaya
çıkan bir program türüyken; ekstra program, resmî programın dışındaki plânlı,
sosyal, kültürel, sportif, sanatsal etkinliklerdir. Kısacası örtük
program plânlı değilken, ekstra program plânlıdır.
9) Eğitim
programları uygulanırken uygulandıkları eğitim bölgesinin özellikleri dikkate
alınır ve program bu özelliklere göre esnetilebilir. Örneğin; tarımın temel
geçim kaynağı olduğu bir bölgede programda öncelikle tarımla ilgili amaçlara
öncelik verilmesi buna örnek bir durumdur. Başka bir deyişle eğitim hedefleri
belirlenirken toplumsal çevrenin ihtiyaçları da dikkate alınır.
9) Eğitim Felsefeleri
-Daimicilik: Değişmeyen, evrensel bir eğitimin
savunulduğu, çocuklara ve gençlere dünyanın hem maddi hem de manevi
gerçeklerini tanıtacak bilgiler verilmesi gerektiğini, klasik eserlerin
eğitimde önemli bir yeri olduğunu savunan eğitim felsefesine daimicilik denir.
-Esasicilik: Konu ve öğretmen merkezli anlayışın
hakim olduğu, disiplinin eğitimde önemli olduğunu, ezber, tekrar, alıştırma
gibi geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanıldığı eğitim felsefesine esasicilik
denir. Esasicilik eğitim akımında öğretmen otoritesi önemlidir.
-İlerlemecilik: Eğitim ortamının demokratik olduğu,
öğrenme öğretme sürecinde öğretmenin rehber konumda olduğu, eğitim programının
öğrencilerin ilgi, ihtiyaç, beklenti ve özelliklerine uygun olması gerektiğini
savunan eğitim akımına ilerlemecilik denir. Bilginin kullanımının ve
transferinin önemli olduğu bu aklımda yaparak yaşayarak öğrenme ve problem
çözme yöntemi esas alınır. Bu akıma göre okul yaşamın kendisi olmalıdır ve
bilgi gerçek yaşamla ilişkilendirilerek verilmelidir.
-Yeniden kurmacılık: Öğretmeni ve okulu toplumsal değişimin
anahtarı olarak gören bu eğitim akımında eğitim yolu ile toplumsal değişimin sağlanması
gerektiği savunulur.
10) Öğretim Stratejileri (Buluş –
Sunuş Stratejisi)
-Bruner tarafından geliştirilen ve öğrenci
merkezli bir strateji olan buluş yoluyla öğretim stratejisinde öğrenciler
bilgileri hazır olarak almazlar. Bu stratejide öğrenci adeta bir bilim adamı
gibi sorgulayarak, sezgisel düşünme ve keşif yoluyla çözüm üretmeye ve
sonuçlara ulaşmaya çalışır. Bu stratejide öğrencilere ulaşacakları sonuçlar önceden
söylenmez.
- David Ausubel tarafından geliştirilen ve
öğretmen merkezli bir strateji olan sunuş yoluyla öğretim stratejisinde öğretmenden
kavramdan örneğe, genelden özele doğru ilerler. Başka bir deyişle tümdengelim
yoluyla ders işler. Bunu şöyle açıklayalım: Öğretmen önce konuyla ilgili
genel tanımları ve kavramları sunar daha sonra da konuyla ilgili örnekleri ve
ayrıntıları sunar.