Yazarların duygularını, düşüncelerini veya bir olayı aktarırken kullandığı yöntemlere anlatım biçimleri ya da anlatım teknikleri denir. Anlatım biçimleri yahut anlatım teknikleri; öyküleyici, betimleyici, açıklayıcı ve tartışmacı anlatım olmak üzere dört başlık altında incelenebilir.
1) Öyküleyici Anlatım
Olay akışının
olduğu, olayların birbiri üzerine geliştiği öyküleyici anlatım tekniğinde amaç
okuyucuyu bir olay içinde yaşatmaktır. Hareketli bir yaşam kesitini anlatan bu
teknikte olay olmazsa olmazdır. Öyküleyici anlatım tekniğinde “geldi,
gitti, okudu, gelmiş, gitmiş, okumuş vb.” fiiller kullanılır.
Örnek: “Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım.
Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. On adım ötedeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı
yalağın taşına koydum. Yerden kaldırabileceğim ağır bir taş bularak üstüne
hızlı hızlı indirmeye başladım. İstanbul’da gelen, ihtimal Dadaruh’un
kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezdim, parçaladım. Sonra yalağın içine
attım.” (Ömer Seyfettin / Kaşağı)
Yukarıdaki metinde yazar olay akışının olduğu, hareketli bir yaşam kesitini anlatmıştır. Bu nedenle yukarıdaki metinde öyküleyici anlatım tekniği kullanılmıştır.
Örnek: Sakince, hiç acele etmeden yemeğini yedi. Porsiyon o kadar büyüktü ki neredeyse bitirmekte zorlandı. Güneşin altında uzandı, karnı iyice doymuştu. Bıyıklarını ve patilerini yaladı. Keyifle gırlayıp duruyordu, şansının bu kadar kısa sürede değişmiş olmasına inanamıyordu. Artık geceleri bile ağlamıyordu. Kafasında tek bir şüphe kalmıştı: Yemekler nereden geliyordu?
(Kaynak: Damdaki Kedi, Grazia Ciavatta, Final Kültür Sanat
Yayınları)
Yukarıdaki metinde öyküleyici anlatım kullanılmıştır.
Öyküleyici anlatıma ilişkin örnek metinlere BURADAN ulaşabilirsiniz.
2)Betimleyici Anlatım
“Sözcüklerle resim
çizme sanatı” olarak da adlandıracağımız betimleyici anlatım tekniğinde
amaç varlıkların ayırt edici ve belirgin özelliklerini tanıtıp varlıkları
okuyucunun gözünde ve zihninde canlandırmaktır. Gözleme ve görselliğe dayanan betimleyici
anlatımda durağan bir hava hakimdir ve olaya yer verilmez.
Örnek: “Koyu çevreleyen üzüm bağları ve
deniz arasında geniş bir kumsal uzanıyor. Bu kumsal, deniz dibinde de sürüyor. İncecik
kumlar güneş altında altın tozlar gibi parlayıp gözleri kamaştırıyor. Öylesine
de kızgın ki bu altın kumlar! Öğle sıcağında yalın ayak yürümek olanaksız.”
(Gülten Dayıoğlu – Masal Ağacı)
Yukarıdaki
metinde yazar bulunduğu ortamı ayırt edici ve belirgin özellikleriyle tanıtmayı
amaçlamıştır. Başka bir deyişle yazar, bulunduğu ortamı okuyucunun gözünde ve
zihninde canlandırmaya çalışmıştır. Bu nedenle bu metinde betimleyici
anlatım tekniği kullanılmıştır.
Örnek: “Şimdi yuvasındaydı; kendini güvende hissettiği yatağının üzerinden zaten pek çok şeyi görebiliyordu: karşıdaki gri apartman, yanındaki sarı apartman ve tam üstündeki balkondan sarkan biri sarışın diğeri esmer iki çift örgü ve aşağıda... Aşağısını düşününce titredi. Kuru otlar, boş tenekeler, avlunun taşları, tüm dünya etrafında dönmeye, kulakları çınlamaya başladı.
(Kaynak: Damdaki Kedi, Grazia Ciavatta, Final Kültür Sanat
Yayınları)
Yukarıdaki metinde betimleyici anlatım kullanılmıştır.
NOT: Öyküleyici
anlatım ile betimleyici
anlatım karıştırılmamalıdır. Öykülemede, olaylar zinciri vardır, olaylar
sürekli bir akış halindedir. Bu yönüyle öyküleyici anlatımı bir filme
benzetebiliriz. Bir filmde nasıl olay akışı varsa öykülemede de olay akışı
vardır. Betimleyici anlatımda ise olay yoktur, durum vardır. Yazar bu
anlatım tekniğinde bir varlığı, bir durumu ayırt edici nitelikleriyle adeta
sözcüklerle resim çizerek anlatır. Betimleyici anlatım ile fotoğraf arasında
ilişki kurabiliriz. Fotoğrafta nasıl durağan bir hava varsa betimlemede de durağan
bir hava vardır.
3) Açıklayıcı Anlatım
Okuyucuyu
bilgilendirmek amacıyla yazılan, nesnel bir anlatımın hakim olduğu anlatım
biçimine açıklayıcı anlatım denir. Bu anlatım tekniğinde okuyucuya bir
şeyler öğretme amacı vardır.
Örnek: Edebiyatımızın önemli isimlerinden
birisi de Ahmet Hamdi Tanpınar’dır. Öykü, roman, şiir, deneme, makale, edebiyat
tarihi gibi türlerde eser veren Tanpınar’ın “Huzur, Mahur Beste, Saatleri
Ayarlama Enstitüsü” gibi romanları vardır. Şiir türünde ise bilinen en önemli
eserleri “Ne İçindeyim Zamanın” ve “Bursa’da Zaman” adlı şiirleridir.
Yukarıdaki metinde yazar, Ahmet Hamdi
Tanpınar hakkında okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçlamış, nesnel bir anlatım
kullanmış, başka bir deyişle kendi görüşlerine yer vermemiştir. Bu nedenle
yazar bu metinde açıklayıcı anlatım tekniği kullanmıştır.
Örnek: Medeni hukuk, bir ülkede bulunan vatandaşların diğer kişiler ile veya mal varlıklarıyla doğrudan doğruya veya dolaylı olarak ilişkilerinin düzenlenmesidir. 1926’da Türk Medeni Kanunu ile aile hukukunda kadına tam hak tanımıştır. Türk aileleri bu esasları kolaylıkla benimsemişlerdir. Kadının, aile içinde ve çocukları üzerindeki etkisi hukukî durum ile orantılı olarak kuvvetlenmiş; eş ve ana vasıflarıyla Türk kadını kişiliğini kazanmıştır.
(Prof. Dr. Afet İNAN)
Yukarıdaki metinde açıklayıcı anlatım kullanılmıştır.
Açıklayıcı anlatıma ilişkin örnek metinlere BURADAN ulaşabilirsiniz.
4) Tartışmacı Anlatım
Yazarın düşüncelerini
okuyucuya kabul ettirmek amacıyla kullandığı anlatım biçimine tartışmacı
anlatım denir. Tartışmacı anlatım tekniğinde yazar önce eleştireceği
düşünceyi verir daha sonra da kendi düşüncelerinin neden doğru olduğunu, eleştirdiği
düşüncenin de neden yanlış olduğunu örnekleriyle ortaya koyar. Bu anlatım
tekniğinde yazarın amacı kendi düşüncesini savunmak, yanlış düşünceyi de
çürütmektir.
Örnek: “Öyle
görüyorum ki biz kendi “dilimizi”, konuştuğumuz, yazdığımız, insanlarla ilişki
kurmakta aracı olan Türkçemizi sevmiyoruz. Neden mi? Seviyor olsaydık, dilimize
özen gösteriyor olsaydık çocuğumuza gösterdiğimiz ilgiyi, sevgiyi, özeni, emeği
“Türk diline” vermiş, verebilmiş olsaydık bugünkü duruma düşmezdik.” (Deniz Banoğlu / Dilimiz Kuşatma Altında)
Yukarıdaki
metinde yazar, dilimize yeteri kadar önem vermeyişimizi eleştiriyor ve konuyu
tartışma havası içinde bizlere aktarıyor. Bu nedenle bu metinde tartışmacı
anlatım tekniği kullanılmıştır.
Örnek: Demek bütün mesele eşref saatin gelmesine veya o saatin geldiğini anlamaya bağlı öyle mi? Öyledir. Hatta ben öyle zannediyorum ki eşref saat görünmez kuvvetlerin, esrarlı hesapların, içinden çıkılmaz bilmecelerin işlettiği bir saat değil, insanların bizzat kendileri tarafından işletilen veya sadece dikkatli olmaları sayesinde geldiği kolayca fark edilen bir saattir. Ama dikkatli olmayan, kendini hayatın akışına bırakmış veya akıntıların tersine sandalını yürütmeye çalışan insan, eşref saatin geldiğini fark etmek şöyle dursun, duvardaki asma saatin on ikiye çeyrek kalayı gösterdiğini bile görmez.”
(Kaynak: Şevket RADO, Eşref Saat)
Yukarıdaki metinde tartışmacı anlatım biçimi
kullanılmıştır.
Tartışmacı anlatıma örnek paragraflara BURADAN ulaşabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder