24 Ekim 2022 Pazartesi

Osmanlı Ekonomisinin Bozulma Nedenleri


-Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılda sarsılmasına ve devleti 20.yüzyıl başlarında dağılmaya kadar götüren iki temel olay vardır. Bu iki olay Sanayi İnkılabı ve Fransız İhtilâli'dir.

-Sanayi İnkılabı, Osmanlı Devleti’nin ekonomik yönden zarar görmesine yol açmış, Fransız İhtilâli ise ortaya çıkan milliyetçilik fikri nedeniyle Osmanlı'nın siyasi açıdan dağılışını hızlandırmıştır.

-Sanayi İnkılabı ile birlikte teknolojide ve üretimde ilerleyen Avrupa devletleri, Osmanlı ülkesini ortak pazar hâline getirmişler ve böylece Osmanlı ülkesi Avrupa'dan gelen ucuz ithal mallarla dolmuştu. Osmanlı halkı ise bu ucuz ithal mallara yönelince Osmanlı esnafı zarar etmiş ve bu durum da üretimin durmasına yol açmıştı. Yerli esnafın zarar etmesi ve üretimin durması Osmanlı sanayisinin çökmesine ekonominin bozulmasına yol açmıştı. Tüm bunlar sonucunda devlet bütçesi açık vermeye başlamış ve devlet bu açığı kapatabilmek için Avrupalı devletlerden borç alma yoluna gitmişti. Ne var ki Osmanlı bu borçları ödeyememiş, Avrupalı devletler ise alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresini kurmuşlardır. Bu idare ile Osmanlı’nın gelir kaynaklarına el konmuş, devlet bir anlamda ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir.

Konumuzu toparlayacak olursak:

Osmanlı Ekonomisinin Bozulmasının Nedenleri:

1)Coğrafi Keşifler: Keşifler sonucunda Avrupa devletleri ekonomik yönden zenginleşti ve ticaret yolları değişti. Ticaret yollarının değişmesi Osmanlı’yı olumsuz etkiledi.

2)Avrupalı devletlere kapitülasyonlar verildi.

3)Sanayi İnkılabı sonucunda Osmanlı ülkesi Avrupalı devletlerin açık bir pazarı hâline geldi.

4) Düyun-u Umumiye İdaresinin borçları tahsil etmek için Osmanlı Devleti’nin gelir kaynaklarına el koyması.


23 Ekim 2022 Pazar

Fransız İhtilâli'nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri

 

-1789’da Fransa’da gerçekleşen bir halk hareketi ya da bir halk ayaklanması olarak tanımlayabileceğimiz Fransız İhtilâli sonuçlarıyla dünya tarihine geçmiş bir olaydır.

-Yeniçağ'ın kapanıp Yakınçağ’ın başladığı, mutlak monarşinin yıkılıp, cumhuriyetin ilan edildiği Fransız İhtilâli sonucunda özgürlük, insan hakları, adalet, eşitlik, demokrasi ve milliyetçilik gibi düşünceler dünyaya yayılmış ve bunun sonucunda da köklü değişiklikler meydana gelmiştir.

-Özellikle milliyetçilik fikri başta Osmanlı Devleti olmak üzere çok uluslu imparatorlukları olumsuz yönde etkilemiştir.

NOT: Çok uluslu imparatorluk/yapı: Birçok milletten oluşan yapı.

-Milliyetçilik fikri çok uluslu imparatorluklarda azınlık isyanlarına neden olmuş ve bunun sonucunda da bu imparatorlukların dağılmasına yol açmıştır.

Fransız İhtilâli'nin Osmanlı Devleti’ne Etkileri

-Fransız İhtilâli sonucunda ortaya çıkan milliyetçilik fikrinin en çok etkilediği devletlerden birisi Osmanlı Devleti’dir. Milliyetçilik fikrinin etkisi ve Avrupalı devletlerin kışkırtmasıyla Osmanlı bünyesinde varlığını sürdüren azınlıklar ayaklanmaya başlamış ve bu süreç devletin parçalanmasına kadar gitmiştir.

-Fransız İhtilâli’nin Osmanlı Devleti’ne bir diğer etkisi de Osmanlı'da demokratikleşme hareketlerinin başlamasına ortam hazırlamasıdır.


19 Ekim 2022 Çarşamba

Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne Etkileri



Bu yazımızda 1750'li yıllarda İngiltere'de buhar gücünün makineye uygulanması ile başlayan teknolojik gelişmeleri ifade eden Sanayi İnkılabı'nı ve Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne etkilerini ele alacağız. 

Avrupalı devletlerin buhar gücüyle çalışan gemiler icat etmesi, dokuma fabrikaları kurması yepyeni bir dönemi başlattı ve Sanayi İnkılabı doğdu.

-Sanayi İnkılabı’nın başlamasıyla birlikte küçük atölyelerin yerini büyük fabrikalar aldı ve insan gücü yerini makine gücüne bıraktı.

-İnsan gücünün yerini makine gücünün almasıyla üretim hız kazandı ve üretimin artmasıyla da Avrupalı devletlerin ham madde ve pazar ihtiyacı ortaya çıktı.

-Ham madde ve pazar ihtiyacının ortaya çıkmasıyla Avrupalı devletler yeni bir strateji geliştirdiler. Avrupalı devletler ihtiyaç duydukları ham maddeyi sanayileşmemiş ülkelerden karşılama yoluna gittiler. Üstelik bu yolla ürettikleri ürünleri de aynı ülkelerde pazarlama yoluna gittiler.

-Tüm bunların sonucunda sömürgecilik faaliyetleri hızlandı ve Avrupalı devletler arasında sömürgecilik yarışı başladı.

-Geniş bir sömürge imparatorluğu kuran İngiltere bu alanda öncü oldu ve İngiltere’yi zamanla diğer Avrupalı devletler takip etti.

-Avrupalı devletler arasında başlayan bu sömürgecilik yarışı zamanla ham madde ve pazar rekabetini de üst seviyeye çıkardı.

-Tüm bu gelişmeler aynı zamanda Birinci Dünya Savaşı'na zemin hazırladı. Ayrıca Osmanlı Devleti de bu gelişmelerden olumsuz etkilendi.

Sanayi İnkılabı’nın Osmanlı Devleti’ne Etkileri

-Osmanlı Devleti, Sanayi İnkılabı’nın gerektirdiği teknolojik gelişmelerden uzak kalınca ülkede üretim azalmış ve Avrupalı devletlerle rekabet edemeyecek duruma gelmiştir. Rekabette geride kalan Osmanlı Devleti, Avrupalı devletlerin açık pazarı hâline gelmiştir.

-XIX. yüzyılda Avrupalı devletlerden borç alan Osmanlı Devleti, borçlarını ödeyemeyince, Avrupalı devletler verdikleri borçlara karşılık Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresini kurmuşlar ve bu devletler Osmanlı'nın gelir kaynaklarına el koymuşlardır. (1881) Bu durum Osmanlı’nın ekonomik bağımsızlığına zarar vermiş başka bir deyişle Osmanlı Devleti ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir.

 

17 Ekim 2022 Pazartesi

Çocuklara Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?


Okumak, insanı hem ruhsal yönden hem de zihinsel yönden geliştiren yararlı bir etkinliktir. Düzenli olarak kitap okuyan insanın anlama ve anlatma kabiliyeti gelişir, olaylara ve durumlara bakış açısı da değişir. Okuma eyleminin bu denli yararlı olduğunun bilincinde olan anne-babalar ise çocuklarına kitap okuma alışkanlığı kazandırmak istemekte ve bunun için de çeşitli mecralarda araştırmalar yapmaktadırlar. Biz de bunun bilincinde olarak bu yazımızda;

-Çocuklara okuma alışkanlığı nasıl kazandırılır?

-Öğrencilerde okuma alışkanlığı kazandırmak için nasıl çalışmalar yapılmalı?

-Okuma sevgisi nasıl kazandırılır?

gibi soruların cevaplarını vermeye çalışacağız.

Yazımıza geçmeden önce kitap okumanın faydalarını anlattığımız yazımıza aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz: 

Kitap Okumak İçin 18 Önemli Neden


Çocuklara Okuma Alışkanlığı Nasıl Kazandırılır?

1)Öncelikle yetişkinler olarak onlara örnek olmalıyız. Yani bizim de elimizde kitap olmalı ve onlara okuyarak örnek olmalıyız.

2)Çocuklarla kitapları olabildiğince erken yaşlarda tanıştırmalıyız.

3)Kitapları, dergileri vb. yayınları çocukların ulaşabilecekleri yerlerde bırakmalıyız. Çocuklar her zaman kitap, dergi gibi yayınlara ulaşabilmeli ve onlarla vakit geçirebilmelidir.

4) “Çocuğa görelik” ilkesi her zaman önemlidir. Çocuğunuzun okuyacağı kitaplar onun seviyesine uygun olmalıdır. Çocuğun seviyesine uygun olmayan kitaplar çocuğu okuma eyleminden soğutabilir. Bu nedenle çocuğa okuma sevgisi kazandırmak için onların seviyesine ve gelişim özelliklerine uygun kitaplar sunmalıyız.

5) Onlara kitap seçiminde rehber olun ancak onların tercihlerine de saygı duyun. Çocuk; karikatür, çizgi roman vb. türler de okumak isteyebilir. Yeter ki bu kitaplar onların ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkileyebilecek nitelikte olmasın.

6) Çocuklarınızla düzenli olarak kitap alışverişi yapın. Onlarla birlikte kitapçıları gezin.

7) Onlarla birlikte kütüphanelere gidin.

8) Her gün düzenli olarak uygulamak üzere bir okuma saati belirleyin. Örneğin; her akşam saat 20.00-20.45 arası ailecek okuma saatiniz olsun. Ya da başka bir vakit de belirleyebilirsiniz. Tercih sizin.

9) Evinizde uygun bir okuma köşesi oluşturun. Çocuğun kendisini iyi hissedebileceği bir köşe, onun okuma sevgisini daha da artırabilir.

10) Evinizi dergi, kitap vb. okuma materyalleriyle doldurun. Bu konuda tür çeşitliliği oldukça önem arz ediyor. Bu konuda bir diğer önemli nokta bu materyallerin çocuğun gelişimine uygun ve nitelikli olmasıdır.

Nitelikli kitaplar, çocukların hayatı, dünyayı anlamasında ve anlamlandırmasında, dil becerilerini geliştirmesinde, estetik duyarlık kazanmasında oldukça önemlidir. Bu nedenle kitapların ve okuma alışkanlığının hepimizin hayatında yeri olmalıdır.

Okumayı hayatınızın merkezine almanız dileğiyle, herkese keyifli okumalar...

 


3 Ekim 2022 Pazartesi

Çocuk Kitapları: Uzaya Giden Tren-Mert Arık



Uzaya Giden Tren / Mert Arık

Hayal dünyasında keyifli bir yolculuk... Bu yazımızda Mert Arık’ın yazdığı, Hüseyin Sönmezay’ın resimlediği “Uzaya Giden Tren” adlı eseri ele alacağız.

Çocuklara yönelik yazılan kitaplar aslında yetişkinlerin de keyifle okuyabileceği kitaplar... Katılır mısınız bilmiyoruz ama kanımız bu... “Uzaya Giden Tren” adlı eser de bu türden bir eser... Öğretmenlerimize de öğrencilerimize de ilham olabilecek, onları hayal dünyasının derinliklerine götürebilecek bir eser... Hikâye kurgulamanın inceliklerini ilgi çekici bir olay örgüsüyle anlatıyor yazarımız. Hikâyemiz bir öğretmenin öğrencilerine yazı yazma ödevi vermesiyle başlıyor. Öğretmen, öğrencilerinden bir tren hikâyesi yazmalarını istiyor. Çocuklar ilk başta çok zorlanıyorlar ancak çözümü bulmakta da gecikmiyorlar. Dayanışmanın güzel bir örneğini gösteren Moni ve arkadaşları kimi zaman kelime avcılığı yapıyorlar kimi zaman da ilham peşinde koşuyorlar. Bundan sonra ortaya da ilham dolu bir macera ortaya çıkıyor.

Uzaya Giden Tren – Alıntılar

-İlham, bir anda bulunan bir şey değildi. İlham her an karşılarına çıkabilirdi. Onu her yerde sürekli aradılar. Çünkü sadece tüm yüreğiyle arayanlar bulabilirdi.

-(...) Şimdi şunu çok iyi anlıyorum ki bir insanın hayal edebileceği en büyük hikâyeleri aslında yüreğinde sakladığı hikâyelermiş.

 

Yazı yazmanın ve hikâye kurgulamanın inceliklerini anlatan, okuyanlara ilham veren “Uzaya Giden Tren” adlı eseri okumanızı tavsiye ediyoruz. Herkese keyifli okumalar...

 

 

 

2 Ekim 2022 Pazar

Deyimler ve Hikâyeleri: Saman Altından Su Yürütmek



Birden fazla sözcükten oluşan, genellikle gerçek anlamından uzaklaşarak mecaz anlam kazanan, kalıplaşmış söz gruplarına deyim denir. Deyimler anlatıma zenginlik ve çeşitlilik katar. Az sözle çok şey anlatan deyimler dilimize renk katar.

Anlatıma çeşitlilik, zenginlik ve renk katan deyimlerin oluşum süreçlerini hiç merak ettiniz mi? Bu yazımızda günlük hayatta sıkça kullandığımız deyimlerden “saman altından su yürütmek” deyiminin hikâyesini sizlere anlatacağız.

 Deyimler ve atasözlerinin özelliklerini anlattığımız yazımıza aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:

Deyimler ve Atasözleri


Saman altından su yürütmek deyiminin hikâyesi:

Vaktiyle bir ova köyünde, köylüler tarlalarını sulamak için ırmağın suyunu nöbetleşe kullanmak üzere anlaşmışlar. Irmak boyunda bulunan tarlalar, açılan kanallar vasıtasıyla sıra ile sulanıyor, herkes ziraatiyle meşgul oluyormuş. Köyün açıkgözlerinden birisi, daha fazla su alabilmek için tarlasında derin ama ince bir kanal kazıp ırmaktan su çalmayı aklına koymuş. Kanalı gizleme maksadıyla da üzerini çalı çırpı ve taşlarla örtüp araziye uydurmuş. En üste de saman yığınları koymuş ki kimse kanaldan şüphe etmesin.

Bir müddet sonra, ırmağın daha aşağılarındaki tarlalara giden suyun azalması üzerine köylüler, durumu araştırmaya karar vermişler. Ne çare ki arayıp taramaları sonuçsuz kalmış. Daha yukarılarda çok akan suyun, belirli bir noktadan sonra birdenbire azalmasına bir türlü anlam verememişler. Nihayet tarlaları dolaşıp bakmaya başlamışlar. Kaçak su alan köylünün tarlasına geldiklerinde, bostan havuzunun daima su ile dolu durduğu dikkatlerini çekmiş. Üstelik, havuzun üzerinde saman kırıntıları yüzmekteymiş. Bu suya bu samanlar nerden geliyor diye araştırınca, saman yığınlarına ulaşmışlar ve hileyi anlayıp samanları eşeleyince kanalı bulmuşlar. Bunun üzerine, köyün ihtiyar heyeti toplanmış ve köylüyü falakaya yatırmışlar. Değneği vururken diyorlarmış ki:

-Saman altından su yürütürsün ha! Al bakalım hak ettiğin cezayı!

Bugün deyim, başkalarına sezdirmeden menfaat temin eden yahut insanları birbirine düşürüp ortalığı karıştıranlar hakkında kullanılır.

Kaynak: İskender Pala – İki Dirhem Bir Çekirdek – Kapı Yayınları


17 Eylül 2022 Cumartesi

Çocuk Kitapları: Kayıp Şeyler Ülkesinde



Kayıp Şeyler Ülkesinde / Ege Erim

Bu yazımızda büyük-küçük herkesin keyifle okuyabileceği bir eserle karşınızdayız: Kayıp Şeyler Ülkesinde...

78 sayfalık “Kayıp Şeyler Ülkesinde” birbiriyle bağlantılı 11 bölümden oluşuyor. Bu bölümlerin başlıkları ise şöyle:

1)Macera Başlıyor

2) Kimse Seni Göremez!

3) Çok Kalabalık

4)Neyse ki Rüyaymış Hepsi

5) Kim İnanır?

6) Sütlaç ve Hafıza Aynı Anda Kaybolursa...

7) Gerçekte Ararken Rüyada Bulmak

8) Kahraman Olmak Kolay Değil

9) Hatıralar Konuşamaz

10) Beklenmedik Bir Şey...

11) Kaybetmek ve Bulmak

 

Gelelim hikâyemizin konusuna: Evinin anahtarlarını kaybeden Can, kendini “Kayıp Şeyler Ülkesi”nde bulur:

“Can yavaşça gözlerini açtı. Açtığı anda da şaşkınlıktan olduğu yerde donakaldı. Yarım saat kestireyim diye yatıp üç adet anahtar olarak kalktığı yetmiyormuş gibi şimdi de olabilecek en tuhaf yerde bulmuştu kendini. Etrafına bakındı ve gördüklerinin gerçek olduğuna kendini inandırmaya çalıştı. Burası karman çorman bir yerdi. Ortalıkta o kadar fazla şey vardı ki, burayı tam olarak tarif etmek çok zordu.” (Sayfa 22)

Kitabın ilerleyen bölümlerinde yazar Kayıp Şeyler Ülkesi'ni şöyle anlatır:

“(...) asla tam olarak tarif edemeyeceği bir yerdi burası. Adeta büyülü bir yer... Hepsi birilerine ait olan ama kayıp oldukları için kimsesizliğin ortasındaki bu kocaman ülkede hep birlikte gülüp eğlenen bu milyonlarca kayıp şey, Can’a hem ilginç hem de biraz ürkütücü geliyordu.” (Sayfa:50)

Can, Can’ın kayıp eşyaların bulunduğu ülkedeki en yakın arkadaşı silgi, yeşil kredi kartı, şemsiye, sevimli kedi Sütlaç ve Ethem Dede... Ege Erim’in yazdığı, Feridun Oral’ın resimlediği, Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan çağdaş bir masal tadındaki bu eseri büyük-küçük herkesin keyifle okuyacağını düşünüyoruz. Okumayı hayatınızın merkezi hâline getirmeniz dileğiyle, herkese keyifli okumalar...

 

 


26 Temmuz 2022 Salı

KPSS Eğitim Bilimleri - Önemli Noktalar


 Değerli okurlarımız, bu yazımızda Ölçme ve Değerlendirme, Program Geliştirme ve Öğretim Yöntem ve Teknikleri'nden önemli noktaları sizlerle paylaşacağız. 

1)Mutlak Değerlendirme

Gruptan gruba, kişiden kişiye değişmeyen önceden belirlenmiş kesin ölçütlere dayalı yapılan değerlendirme türüne mutlak değerlendirme denir.

Mutlak değerlendirme örnekleri

-100 üzerinden 60 ve üzeri puan alanların dersten geçmesi

-80 sorudan 40'ını doğru cevaplandıranların başarılı sayılması

-Bir testteki soruların %50'sini doğru cevaplayanların dersten geçmesi

Bağıl Değerlendirme

Önceden belirlenmiş kesin bir ölçütün olmadığı, bireylerin performanslarının grup ya da sınıf ortalamasına göre belirlendiği değerlendirme türüne bağıl değerlendirme denir.

Bağıl değerlendirme örnekleri

-Sınıf ya da grup ortalamasının üzerinde puan alanların başarılı sayılması

-Bir sınavda en yüksek puan alan ilk beş kişinin bilgi yarışmasına katılmaya hak kazanması

-Bir şiir yarışmasında en iyi üç şiirin belirlenmesi

NOT: Bağıl değerlendirmede;

-Sınıf ortalamasına göre değerlendirme yapma

-Zekâ ve yetenek değerlendirmeleri

-Z ve T puanlarına göre değerlendirme yapma

gibi durumlar söz konusudur.

NOT: Mutlak değerlendirmede önceden belirlenmiş kesin ölçütler varken bağıl değerlendirmede önceden belirlenmiş kesin ölçütler yoktur.

 

2) Kapsam Geçerliği

Kapsam geçerliğinde;

“-Söz konusu test, hedef davranış ve konuları dengeli temsil edecek test maddelerinden oluşmuş mu? Başka bir deyişle söz konusu testte kapsamın her yerinden dengeli bir şekilde soru sorulmuş mu?”

sorusunun cevabına “Evet” cevabını verebiliyorsak söz konusu testin kapsam geçerliğinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Örneğin; bir öğretmen beş ünite işlemiş  ve sınavda da bu beş üniteyi dengeli bir şekilde ölçebilecek sorulara yer vermişse o sınavın kapsam geçerliğinin yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

 

3) Kısa cevaplı testlerle kapsam daha iyi örneklenebilir. Çünkü kısa cevaplı testlerde öğrencinin uzun bir şekilde cevap yazması gerekmez ve bu durum da çok sayıda soru sormaya zemin hazırlar. Çok sayıda soru sorulabilmesi de kapsamın her yerinden soru sorma olanağı sağlar.

 

4) Yazılı Yoklamalar

Üst düzey zihinsel becerilerin, sentez ve değerlendirme düzeyindeki davranışların ölçüldüğü yazılı yoklamalarda aynı zamanda öğrencinin kendini yazılı olarak ifade edebilme, kendisini ifade ederken yazım kurallarını ve noktalama işaretlerini doğru kullanabilme becerileri de ölçülür.

Yazılı yoklamaların en önemli dezavantajı ise az sayıda soru sorulabilmesidir. Çünkü yazılı yoklamalarda sorular uzun uzun cevaplanır ve bu durum da az sayıda soru sorulmasına yol açar. Az sayıda soru sorulması da hem kapsam geçerliğini hem de güvenirliği olumsuz etkiler.

 

5) – Puanlama için ayrıntılı yönergelerin bulunduğu cevap anahtarının kullanılması

-Puanlamayı birden fazla puanlayıcının yapması ve verilen puanların ortalamasının alınması

-Soru soru puanlama ya da  başka bir deyişle bir soruya öğrencilerin tümünün verdiği cevaplar puanlandıktan sonra diğer soruya geçilmesi

-Cevabın değişik bölümlerine verilecek puanların ayrı ayrı belirlenmesi

gibi hususlar yazılı yoklamalarda puanlama güvenirliğini artırmaya yönelik önlemlerdir.

 

6) Sınavlarda “boşluk doldurma” tipi sorularda ders kitabından aynen alınan ifadelerin kullanılması ölçülen özelliğin ezber ve hatırlama düzeyinde kalmasına neden olur.

 

7) İnformal eğitim plânlı ve programlı değildir. Doğal, gelişigüzel ve olumlu ya da olumsuz olarak gerçekleşen, belli bir mekâna bağlı olmayan eğitimdir.

 

8) Örtük Program

Açık ve yazılı olmayan, tasarlanmamış, gizil öğrenmeleri kapsayan, resmî programın dışında olan, yöneticilerin ve öğretmenlerin sözlü ya da sözsüz olarak verdikleri bütün iletilerle oluşan öğrenmeleri kapsayan program türüne örtük program denir. Okul kültürü ve ikliminden kaynaklanan öğrenmeler örtük program kapsamındadır.

NOT: Örtük program ile ekstra program karıştırılmamalıdır. Örtük program plânlı olmaktan çok kendiliğinden oluşan öğrenmeleri kapsayan okul iklimi, öğretmen ve yönetici tutumları ile ortaya çıkan bir program türüyken; ekstra program, resmî programın dışındaki plânlı, sosyal, kültürel, sportif, sanatsal etkinliklerdir. Kısacası örtük program plânlı değilken, ekstra program plânlıdır.

 

9) Eğitim programları uygulanırken uygulandıkları eğitim bölgesinin özellikleri dikkate alınır ve program bu özelliklere göre esnetilebilir. Örneğin; tarımın temel geçim kaynağı olduğu bir bölgede programda öncelikle tarımla ilgili amaçlara öncelik verilmesi buna örnek bir durumdur. Başka bir deyişle eğitim hedefleri belirlenirken toplumsal çevrenin ihtiyaçları da dikkate alınır.

 

9) Eğitim Felsefeleri

-Daimicilik: Değişmeyen, evrensel bir eğitimin savunulduğu, çocuklara ve gençlere dünyanın hem maddi hem de manevi gerçeklerini tanıtacak bilgiler verilmesi gerektiğini, klasik eserlerin eğitimde önemli bir yeri olduğunu savunan eğitim felsefesine daimicilik denir.

-Esasicilik: Konu ve öğretmen merkezli anlayışın hakim olduğu, disiplinin eğitimde önemli olduğunu, ezber, tekrar, alıştırma gibi geleneksel öğretim yöntemlerinin kullanıldığı eğitim felsefesine esasicilik denir. Esasicilik eğitim akımında öğretmen otoritesi önemlidir.

-İlerlemecilik: Eğitim ortamının demokratik olduğu, öğrenme öğretme sürecinde öğretmenin rehber konumda olduğu, eğitim programının öğrencilerin ilgi, ihtiyaç, beklenti ve özelliklerine uygun olması gerektiğini savunan eğitim akımına ilerlemecilik denir. Bilginin kullanımının ve transferinin önemli olduğu bu aklımda yaparak yaşayarak öğrenme ve problem çözme yöntemi esas alınır. Bu akıma göre okul yaşamın kendisi olmalıdır ve bilgi gerçek yaşamla ilişkilendirilerek verilmelidir.

-Yeniden kurmacılık: Öğretmeni ve okulu toplumsal değişimin anahtarı olarak gören bu eğitim akımında eğitim yolu ile toplumsal değişimin sağlanması gerektiği savunulur.

 

10) Öğretim Stratejileri (Buluş – Sunuş Stratejisi)

-Bruner tarafından geliştirilen ve öğrenci merkezli bir strateji olan buluş yoluyla öğretim stratejisinde öğrenciler bilgileri hazır olarak almazlar. Bu stratejide öğrenci adeta bir bilim adamı gibi sorgulayarak, sezgisel düşünme ve keşif yoluyla çözüm üretmeye ve sonuçlara ulaşmaya çalışır. Bu stratejide öğrencilere ulaşacakları sonuçlar önceden söylenmez.

- David Ausubel tarafından geliştirilen ve öğretmen merkezli bir strateji olan sunuş yoluyla öğretim stratejisinde öğretmenden kavramdan örneğe, genelden özele doğru ilerler. Başka bir deyişle tümdengelim yoluyla ders işler. Bunu şöyle açıklayalım: Öğretmen önce konuyla ilgili genel tanımları ve kavramları sunar daha sonra da konuyla ilgili örnekleri ve ayrıntıları sunar. 

23 Haziran 2022 Perşembe

Merhamet Üzerine


Merhamet, insanı insan yapan en yüce duygulardan birisidir. Tıpkı sevgi gibi... O olmazsa düşmanlık artar, tüm iyi şeyler yeryüzünden silinir. Acıma değildir merhamet. Duygudaşlıktır, düşen, acı çeken bir canlının elinden tutmaktır.

Sizlere bu yazımızda MEB’in düzenlediği Kemal Sayar’ın “Merhamet ve Yavaşlamak” adlı seminerinden önemli notları paylaşacağız.

Kemal Sayar’ın “Merhamet ve Yavaşlamak” Seminerinden Önemli Notlar

-Merhamet, gönlün zekâsıdır. (Goethe)

-Merhamet, dünyanın bütün feryatlarını duyabilmektir.

-Merhamet acımak değildir. Acımakta yukarıdan bir bakış, lütufkârlık vardır.

-Merhametli insanlar; başkalarının yaşadığı acıları, ıstırapları çok kolay hisseden, yüksek düzeyde empati gösterebilen insanlardır. Merhamet için empati tek başına yeterli değildir ama olmazsa olmaz bir duygudur.

-İnsan evlâdı zaten doğuştan empatiye ve merhamete programlı bir varlıktır.

-Eğitimde de merhamet duygusunun çok önemli bir yeri olmalı. Çocuklarımıza ilkokuldan başlayarak merhamet eğitimi vermeliyiz. Merhamet eğitimi derken şunu kastediyorum: Bir bıçağın kanatabileceğini, bir yumruğun can yakabileceğini, kötü bir sözün insanları küçük düşürüp onları ciddi psikolojik sorunlara maruz bırakabileceğini çocuklarımıza öğretebilmeliyiz. Dramalarla, ahlâkî ikilemlerle, tiyatroyla veya münazaralarla  merhamet duygusu çocuklarımıza öğretilebilir.

- Pandemi sonrasının bize biraz daha güzel bir dünya bırakmasını ümit ediyorduk; yokluğu, ölümü tecrübe etmiş insanlık olarak. Fakat giderek insanın daha da kıyıcılaştığı, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” dediği “altta kalanın canı çıksın” dediği daha vahşi bir dünyaya gidiyor gibi gözüküyoruz. Bunu maske savaşlarında da gördük, tıbbî ekipmanların dünyaya eşit bir şekilde dağıtılmamasında gördük, aşı milliyetçiliğinde gördük.

-Merhamet, sosyal adaletin bir bileşenidir ve sosyal adaletin sağlanmasına katkıda bulunur.

-Bir matematik öğretmeni arkadaşım var. Finlandiyalı bir meslektaşıyla sohbetini anlattı bana. Arkadaşım “Siz çok güzel eğitim veriyorsunuz, okullarınız meşhur. ‘Matematikte şu konuyu öğretmezsek olmaz.’ dediğiniz konu hangisi?” diye sormuş. Cevap vermiş Finlandiyalı: “Ahlâk...” Yani biz bir çocuğa önce ahlâklı olmayı öğretmek zorundayız, matematik sonra gelir. Çünkü bilimin de kendince bir ahlâkı vardır.

Kemal Sayar’ın “Merhamet ve Yavaşlamak”seminerinden önemli notları sizlere aktarmaya çalıştık. Yazımızı bitirmeden önce şunu da söyleyelim: Merhamet, sadece okullarda öğretilen bir duygu değildir. Eğitimin önce evde, ailede başladığını unutmayalım ve aileler olarak çocuklarımıza merhamet duygusunu öğretelim. 

8 Haziran 2022 Çarşamba

İdarelerin ve Öğretmenlerin Yapacağı Sene Sonu İş ve İşlemler Nelerdir?

Bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna gelmişken her sene olduğu gibi akıllarda şu soru var: İdarelerin ve öğretmenlerin yapması gereken sene sonu iş ve işlemler nelerdir? Biz de bu yazımızda bu soruyu cavaplandırmaya çalıştık. İsterseniz maddeler hâlinde görelim. 

1-Öğrencilere ait seçmeli dersler dâhil tüm derslere ait not bilgileri ile okul öncesi eğitimde gelişim raporları e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’ne zamanında işlenecek.

2-Geçerli mazereti olmadan sınavlara katılmayan, projesini teslim etmeyen öğrencilerin ilgili ders hanesine “G” yazılacak.

3-İlkokul müdürlüklerince; “Sürekli Devamsız” durumda olan öğrencilerin belirlenmesi ve e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’ne işlenmesi sağlanacak.

4-İlkokul müdürlüklerince “Veli isteğiyle” sınıf tekrarı yapılması istenilen öğrenciler belirlenecek ve e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi’ne işlenecek.

5-Ortaokul ve imam hatip ortaokulu müdürlüklerince; söz konusu ekrana sadece puanı bulunmayan öğrenciler yansıtılmış olup bu öğrencilerden “Sürekli Devamsız” durumda olan öğrencilerin belirlenmesi sağlanacak.

6-Ortaokul ve imam hatip ortaokullarında Şube Öğretmenler Kurulu toplantıları 13-16 Haziran 2022 tarihleri arasında yapılarak kurullarda alınan kararlar “e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi/İlkokul-Ortaokul Kurum İşlemleri / ŞÖK-Sınıf Tekrarına Kalanlar/ŞÖK-Sınıf Tekrarı Kararları” ekranına kaydedilecektir. Bu kapsamda ŞÖK kararı alınmamış ve hakkında işlem tamamlanmamış öğrenci bırakılmayacaktır.

7-Mecburi  öğrenim çağı dışına çıkan öğrenciler, ders yılı sonunda “e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi/Öğrenci İşlemleri/Ayrılma İşlemleri” ekranından pasifleştirilecek ve EK-3 Öğrenim Belgesi verilerek Açık Öğretim Ortaokuluna yönlendirilecektir.

8- “e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi/İlkokul-Ortaokul Kurum İşlemleri/Sosyal Etkinlikler” ekranları üzerinde “Sosyal Etkinlikler” kapsamında yapılması gereken iş ve işlemlerin doğru, eksiksiz ve zamanında yapılması sağlanacak.

9- Okul öncesi eğitim ve ilköğretim kurumlarında sınıf/şube rehber öğretmenleri tarafından e-Okul’da yer alan “Sınıf Kitaplığı Oluşturma” ekranına sınıf kitaplıklarında yer alan tüm kitapların işlenmesi sağlanacak.

10- İlkokul ve ortaokullarda sınıf/şube rehber öğretmenleri tarafından öğrencilerin okudukları kitap bilgileri eksiksiz bir şekilde “e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi/İlkokul-Ortaokul Kurum İşlemleri/ Okuduğu Kitaplar/Öğrenci Kitap Bilgileri” ekranına işlenecek.

 

Ayrıca sınıf/şube rehber öğretmenleri davranış notlarını ve karne görüşlerini e-Okul sistemindeki ilgili ekranlara girmeyi unutmamalıdır.

Burada belirtilmesi gereken başka hususlar da kurs, egzersiz ve sınıf defterlerinin eksiksiz doldurulması, rehberlik yıllık faaliyet raporu, kulüp yıllık faaliyet raporu, ders kesim raporları, DYK yıl sonu raporları ve yazılı kâğıtlarının teslimi hususlarıdır. Rehberlik faaliyet raporunu, kulüp faaliyet raporunu, ders kesim ve DYK yıl sonu raporlarını hazırlayıp idareye teslim etmeyi ve yazılı kâğıtlarını da tutanakla birlikte idareye teslim etmeyi unutmayınız.

 

12 Mart 2022 Cumartesi

MEB'den Teftişte Yeni Adım


 Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde kaliteyi artırmak amacıyla yeni bir sistem kurdu. Sistemin adı "Kalite Güvence Sistemi"... Bu yazımızda sizlere bu sistemin öne çıkan özelliklerini anlatacağız.

1) Yeni sistemde teftişin fonksiyonlarına rehberlik ve denetleme, izleme ve değerlendirme de dahil edildi.

2) Tüm illerimizde "Eğitim Müfettişleri Başkanlığı"  kuruluyor. Eğitim müfettişleri başkanları, teftiş kurulu başkanının başkanlığında her yıl en az bir kez toplanacak.

3) Uygulamaya alınan yeni "Kalite Güvence Sistemi"yle okullar kendi öz değerlendirme raporlarını kendileri hazırlayacak.

4) Öz değerlendirme raporlarına göre her bir okul en geç 3 yılda bir denetlenecek ve rehberlik desteği sağlanacak.

5) Öğretim programlarının uygulanması ile öğrencilerin kazanımlara ulaşma durumları sürekli izlenecek. Denetim için 3 yıl beklenmeyecek.

6) Eğitim müfettişleri başkanlığı, illere yönelik izleme ve değerlendirme çalışması yapacak, illerin hedeflerine ulaşabilmesi için Bakanlık tarafından destek verilecek.

Kaynak: MEB


Milli Eğitim Bakanlığı, geçtiğimiz günlerde ülkemizdeki matematik eğitiminin geliştirilmesi ve öğrencilere matematiği sevdirme adına "Matematik Seferberliği" projesi başlatmıştı. 

27 Şubat 2022 Pazar

Düşünceyi Geliştirme Yolları: Örnekleme ya da Örneklendirme Nedir?


 

Düşünceleri, soyut kavramları daha belirgin hâle getirmek için başvurulan düşünceyi geliştirme yoluna örnekleme ya da örneklendirme denir. Başka bir deyişle yazar örnekleme yoluyla soyut düşüncelere somutluk katar ve yazıyı daha anlaşılır hâle getirir.


Örnekleme ile İlgili Örnek Metinler:


Örnek 1: 

-Atatürk, Türk müziğinin gelişmesi ve evrensel boyutlara ulaşması için müzik sanatında büyük bir çaba göstermiştir. Bu yolda 1934'te Ankara'da bir konservatuvar oluşturulmuştur. Ayrıca Atatürk bu konuda yerli yabancı kaynakları incelemiş, Ziya Gökalp’in eserlerini okumuş ve onlardan etkilenmiştir. Yurt dışında müzik eğitimlerini tamamlayarak dönen gençlerle tanışmış ve onlara akşam yemeklerinde yer vermiştir.

Yukarıdaki metinde, Atatürk’ün Türk müziğinin gelişmesi ve evrensel boyutlara ulaşması için büyük çaba harcadığı belirtilmiş, ardından da bu yolda konservatuvarın oluşturulduğu, Atatürk’ün bu alanda yerli ve yabancı kaynakları incelediği özellikle Ziya Gökalp’in eserlerini okuduğu, yurt dışında müzik eğitimlerini tamamlayan gençlerle tanıştığı örnek olarak verilmiştir. Başka bir deyişle bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından örnekleme/örneklendirmeye başvurulmuştur.

 

Örnek 2: 

-Dijital bağımlılık, insanın günlük yaşamını önemli ölçüde olumsuz etkileyen, teknoloji çağına özgü bir bağımlılık türüdür. Günümüzde birçok insan bu bağımlılığın pençesinde... Sosyal medyada paylaşım içeriklerinin kimler tarafından beğenildiğine sık sık bakmak, akıllı telefonlara odaklanıp karşıdaki kişinin söylediklerine odaklanamamak, sosyal medya ortamlarında olup biten gelişmeleri, haberleri kaçırma korkusu bu bağımlılığın birkaç parçası...

Yukarıdaki metinde dijital bağımlılığın teknoloji çağına özgü bir bağımlılık türü olduğu ve günümüzde birçok insanın bu bağımlılığın pençesinde olduğu belirtilerek konuyu somutlaştırmak amacıyla koyu yazılmış ifadelerle çeşitli örnekler verilmiştir.


Örnek 3: 

-Tropikal yağmur ormanlarında mikroorganizmalardan bitkilere ve hayvanlara kadar milyonlarca canlı türü yaşar. Bunların önemli bir bölümü, ilk defa karşılaşılmış canlılardır. Besin olarak tükettiğimiz bitkilerden iki bin kadarı bu ormanlardan çıkmıştır. Domates, mısır, patates, muz, portakal, limon, biber, tarçın, zencefil, şeker kamışı, kahve, çay ve kakao bunlardan bazılarıdır.

-Yukarıdaki metinde tropikal yağmur ormanlarında besin olarak tükettiğimiz bitkilere koyu yazılmış ifadelerle örnekler verilmiştir. Dolayısıyla bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından örnekleme/örneklendirmeye başvurulmuştur.

Düşünceyi geliştirme yollarından örnekleme ile ilgili örnek metinlere BURADAN ulaşabilirsiniz.

22 Şubat 2022 Salı

Virgülün Kullanıldığı Yerler

 


1) Birbiri ardınca sıralanan eş görevli kelime ve kelime gruplarının arasına konur.

Örnekler:

- Masanın üzerinde kitaplar, defterler, renkli renkli kalemler vardı.

-Pazardan domates, salatalık, biber ve biraz da meyve aldım.

-Toprak kokusu, çiçekler, böcekler, rüzgârın sesi... Böylesi bir ortamda gerçekten huzur buluyordum.

 

2) Sıralı cümleleri birbirinden ayırmak için konur.

Örnekler:

-Okuldan geldi, yemeğini yedi, ödevini yaptı ve ardından uykuya daldı.

-Çalışma masasına geçtikten sonra ajandasını açtı, ajandasından bir şeyler okudu, kalemini eline aldı ve bir şeyler yazmaya başladı.

 

3) Özne olarak kullanıldıklarında “bu, şu, o” zamirlerinden sonra konur.

Örnekler:

-Bu, bizim için hiç iyi olmadı.

-O, tüm kötülüklerden arınarak hayatında yepyeni bir sayfa açmıştı.

 

4) Uzun cümlelerde yüklemden uzak düşmüş olan özneyi belirtmek için konur.

Örnek:

Behçet Bey, yavaş adımlarla odaya girerek masasına oturdu ve bir şeyler yazmaya başladı.

 

5) Cümle içinde ara sözleri ve ara cümleleri ayırmak için konur.

Örnekler:

- Cumartesi günü Bursa’ya, çok sevdiği memleketine, gidecekti.

-Yüzündeki kırmızılık, bir an için de olsa, gidivermişti.

 

6) Anlama güç kazandırmak için tekrarlanan kelimeler arasına konur.

Örnekler:

-Gün doğar yavaştan, yavaştan, yavaştan

  Doğa uyanır sabahtan, sabahtan, sabahtan

-Akşam, yine akşam, yine akşam,

Göllerde bu dem bir kamış olsam!   (Ahmet Haşim)

 

7) Tırnak içinde olmayan alıntı cümlelerinden sonra konur.

Örnekler:

-Bu raporu kesinlikle kurula sunmalıyız, dedi.

-Bu konu bizim için öncelik arz ediyor, dedi.

 

8) Konuşma çizgisinden önce konur.

Örnek:

Fısıldayarak yanındaki arkadaşına,

-Al şunu, belki bir gün işine yarar, dedi.

 

9) Kendisinden sonraki cümleye bağlı olarak ret, kabul ve teşvik bildiren “evet, hayır, peki, yok, pekâlâ, olur, tamam, hayhay, başüstüne, haydi, hadi, elbette, öyle” gibi kelimelerden sonra konur.

Örnekler:

-Olur, pazar günü ben de sizinle gelirim.

-Tamam, o işi yarın halledelim.

-Pekâlâ, sen öyle diyorsan öyle olsun.

-Hadi, gidelim artık.

-Evet, bu konuyu yeniden tartışalım.

-Hayır, o konunun aslı öyle değil.

 

10) Hitap için kullanılan kelimelerden sonra konur.

Örnekler:

-Sayın Başkan,

-Değerli Dinleyiciler,

-Değerli Öğretmenim,

-Sayın Vali,

-Sevgili Arkadaşım,

 

11) Sayıların yazılışında kesirleri ayırmak için konur.

Örnekler:

-24,7 (yirmi dört tam, onda yedi)

-38,22 (otuz sekiz tam, yüzde yirmi iki)

 

12) Bibliyografik künyelerde yazar, eser, basımevi vb. maddelerden sonra konur.

Örnek: Mustafa Kutlu, Mavi Kuş, Dergah Yayınları, İstanbul, 2013. 

 

UYARI: Tekrarlı bağlaçlardan önce ve sonra virgül konmaz:

Örnekler:

Hem okuyor hem çalışıyor.

Ya bu deveyi gütmeli ya bu diyardan gitmeli.

Gerek düzyazıda gerek şiirde özgün bir söyleyiş tarzı ortaya koymuştur.

İster inanın ister inanmayın ama ben bu konuda ciddiyim.

Ne onun yanına giderim ne de onun istediklerini yaparım.

 

UYARI: Şart ekinden sonra virgül konmaz:

Örnek: Hararetli bir şekilde konuşuyorlardı fakat yanlarına biri gelecek olursa anında susuyorlardı.

 

 

 


Popüler Yayınlar