9 Nisan 2023 Pazar

İsim-Fiil Nedir? Fiilimsi Türlerinden İsim-Fiile Örnekler

 


Fiillere getirilen “-ma, - ış, - mak” ekleriyle yapılır. Bu ekler büyük ünlü uyumu kuralına göre eklendiği sözcükte “-ma, - me, - ış, - iş, - uş, - üş, - mak, - mek” şeklinde değişiklik gösterir.

İsim-Fiil – Örnekler

-Günlük tutmanın benim için rahatlatıcı bir etkisi vardı. (– ma: isim-fiil)

-Şiir yazmak bir yetenek işidir. (-mak:isim-fiil)

-Onun geliyle odadaki herkes kendine çekidüzen verdi. (-iş:isim-fiil)

 

NOT: İsim-fiil eki olan “-ma, - me” ekleri olumsuzluk eki olan “-ma, - me” ekleriyle karıştırılmamalıdır.

Örnek:

-Masayı oradan tutma, elini acıtabilir.

-Bu hafta günlük tutma etkinliği yapacağız.

“-ma” eki birinci cümlede olumsuzluk eki olarak kullanılırken ikinci cümlede isim-fiil görevinde kullanılmıştır.

 

NOT: Fiillere getirilen isim-fiil ekleri her zaman bulunduğu sözcüğü fiilimsi yapmaz. Bu ekler bulunduğu sözcüğü bir varlığın veya nesnenin ismi hâline getirirse o sözcük kalıcı isim olmuş demektir.

Örnek: Bu mevsimde dondurma yemek pek akıl işi değil.

“-ma” eki burada bulunduğu sözcüğü bir varlığın ismi hâline getirdiği için burada fiilimsi olarak kabul edilmez. Dolayısıyla “dondurma” sözcüğü burada kalıcı isim olarak değerlendirilir.

Kalıcı İsim- Diğer Örnekler

-Sarma, gerçekten çok güzel olmuştu.

-Elindeki çakmakla otları birden tutuşturuverdi.

-Gerekli bilgiyi danışmadan alabilirsiniz.

-Dolabın üstünde ekmek var.

-Akşam, soframızda dolma da olacak.

-Kazmayı yarın getirebilirsen bu işi hemen hallederiz.

-Olumsuz hava koşulları sebebiyle tüm uçuşlar iptal edilebilir.

Yukarıdaki örneklerde isim-fiil ekleri olan “-ma, - ış, - mak” ekleri bulunduğu sözcükleri kalıcı isim hâline getirmiştir.

 

Örnek Sorular:

1)Aşağıdaki cümlelerin hangisinde isim-fiil yoktur?

A) Özellikle bunu öğrenmek istiyordum.

B) Evleri, ağaçları, yolları, tepeleri görmeye başlayınca sevindim.

C) Şiiri okuyuşunda derin bir hüzün vardı.

D) Atmosferde fazla gaz salınımı olursa bu durum sera etkisi yapar.

 

Çözüm:

-A seçeneğinde öğrenmek,

-B seçeneğinde görmeye,

-C seçeneğinde okuyunda,

sözcükleri isim-fiil görevindedir.

D seçeneğinde isim-fiil yoktur.  Cevap: D

2 Şubat 2023 Perşembe

Kitap Rehberi: Kemal Sayar - Merhamet


 

Merhamet, insanı insan yapan duygulardan belki de en önemlisi... İnsan ancak ve ancak merhametiyle vardır. Bir yetimin, öksüzün karnını doyurmak, onlara el uzatmak, amansız bir tipinin ortasında çaresizce çırpınan bir kediye, köpeğe kol kanat germek ya da tersi bir durumda çöl sıcaklarında susuzluktan kavrulan bir köpeğe, kediye ya da bir kuşa su vermek merhametin en güzel hâlleridir. Kıyıcılığın, acımasızlığın en üst seviyede olduğu günümüzde merhamete o kadar çok ihtiyacımız var ki...

Merhametin ne denli önemli olduğunu bilen Kemal Sayar, “Merhamet” adlı eserinde merhamet ve rikkatin hüküm sürdüğü, sevginin varlığı ışıklandırdığı bir dünyanın mümkün olduğunu söylüyor.

Kemal Sayar’ın “Merhamet” adlı eseri insanın yüreğine dokunan cümleleriyle eşsiz bir eser... Tam bir baş ucu eseri... Okumanızı ve hayatınızın her anında istifade etmenizi öneriyoruz.

 

Kemal Sayar’ın “Merhamet” Adlı Eserinden Alıntılar

 

-Demek ki, maddi olan manevi olanı satın alamıyor. Demek ki, hayatın özünü maddi olanla değiş tokuş edilemeyen değerler oluşturuyor.

 

-Kadere karşı konulamıyor. Kader tecelli edecek olduğunda, gören gözler görmez oluyor. İnsanın hayatın akışını kontrol edebileceğini sanması, büyük bir safdillik.

 

-Hayat uzun bir yolculukta bir ağacın altında verilen kısa bir mola gibi. Kervan yürüyor. İnsan acıyla olgunlaşıyor.

 

-Kalıcılık yurduna inananlar için ölüm bir vuslattır, düğün gecesidir, can kuşunun kafesinden kurtularak özgürlüğe kanat çırpmasıdır.

 

-O'na aitiz. Hayatı veren, onu alacağı saati belirliyor. Ama yüreğin türlü halleri var. Kuyularda feryat eden bir Yusuf var. Ve o feryadı bir duyan var.

 

-Sesimi uzaklara yazıyorum. Yas ülkesinin bu en soğuk kışında, bir tipinin ortasında kaybolmuş gibiyim. Bir yol, bir yön belirlemem gerek, ancak bu yolculukta bana kılavuzluk edecek bir haritam yok.

 

-Sevgi ve hatırlayışın olduğu yerde ruha ölüm yoktur.

 

-Merhamet sahipleri ötekinin acısıyla acı duyan ve onun ıstırabını dindirmeye soyunan soylulardır. Ve adalet ancak merhametle kaimdir.

 

-Oysa çocuklarımıza şefkati, merhameti ve yârenliği öğretmeliyiz. Dikkatin daha fazlası duyguların eğitimine verilmeli. Şefkat ve merhamete dayalı bir eğitim, öteki için de sorumluluk duymayı, ötekinin de ilgi, iyilik ve adaleti hak ettiğini kabullenmeyi beraberinde getirir. Başkasını düşünebilmek, başkasının iyiliğinden kendisini mesul hissetmek, çocuklarımıza verebileceğimiz değerlerdir.

 

-Ey merhamet! Ey kalpten kalbe giden yol! Yak kandillerini, dağılsın karanlık.

 

(Kaynak: Kemal Sayar, Merhamet, Kapı Yayınları)

29 Ocak 2023 Pazar

Tanık Gösterme Nedir? Düşünceyi Geliştirme Yollarından Tanık Göstermeye Örnekler

 

Bir yazıda, yazarın düşüncelerini daha belirgin, daha inandırıcı hâle getirme amacıyla kullandığı bazı yöntemler vardır. Bu yöntemlere düşünceyi geliştirme yolları denir. Düşünceyi geliştirme yolları; tanımlama, karşılaştırma, örnekleme/örneklendirme, tanık gösterme, sayısal verilerden yararlanma ve benzetme olmak üzere altı başlık altında incelenir. Biz bu yazımızda düşünceyi geliştirme yollarından “tanık gösterme"yi inceleyeceğiz.

Bir yazarın bir konu hakkında görüşlerini daha inandırıcı hâle getirmek amacıyla yazdığı konu hakkında alanının yetkin, uzman kişilerin görüşlerinden alıntı yapmasına tanık gösterme denir. Tanık göstermede kişinin sözü tırnak içinde gösterilir.

Düşünceyi Geliştirme Yollarından Tanık Göstermeye Örnekler

Örnek 1:

Başarıya giden yollar kişiden kişiye değişebilir. Kimisi başarı yolunda sabrın, kimisi plânlı olmanın, kimisi de çok çalışmanın önemli olduğunu vurgular. Bana göre ise başarıya giden en önemli yol vazgeçmemek ve sürekli denemektir. İnsan sürekli başarısız da olsa denemeye devam etmelidir. Thomas Edison bu konuyla ilgili “En büyük zayıflığımız, bırakmakta yatar. Başarıya giden en kesin yol ise sadece bir kez daha denemekten geçer.” demiştir. O yüzden başarısızlık karşısında yılmamalı ve sürekli denemelerde bulunmalıyız.

 

Yazar, bu metinde başarıya giden yollardan söz etmiş ve başarıya giden en önemli yolun “vazgeçmemek ve sürekli denemek” olduğunu Thomas Edison’un bir sözüne yer vererek kanıtlamaya çalışmıştır. Bu yüzden bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından tanık göstermeden yararlanılmıştır.


Örnek 2:

Bilim, bir toplumun ilerlemesindeki en önemli unsurdur. Bilime önem veren toplumlar çağın gereklerine uygun faaliyetlerde bulunurlar ve çağın gerisinde kalmayarak ilerlemeye ve kalkınmaya devam ederler. Bunun bilincinde olan Atatürk, “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” diyerek bilime ve bilimsel faaliyetlere ne kadar önem verdiğini anlatmaya çalışmıştır.

 

Yazar, bu metinde bir toplumun ilerlemesindeki en önemli unsurun bilim olduğunu Atatürk’ün sözüne yer vererek kanıtlamaya çalışmıştır. Dolayısıyla bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından tanık göstermeden yararlanılmıştır.

 

Örnek 3:

“Kişi niçin okumalıdır?” sorusunun cevabı kişiden kişiye farklılık gösterir. Kimine göre kişi kendini geliştirebilmek için okumalı, kimine göre de hayatın sıkıntılı girdabından kurtulmak ve huzur bulmak için okumalı. Peki, okuma eylemi hayattan kaçmak için mi yapılmalı? Rasim Özdenören “Ruhun Malzemeleri” adlı eserinde “Okuyunca da hayattan kaçmak için değil, hayata müdahale için okumalı.” der. Yani buradan anlayacağımız biz hayatın içinde olmak için “Hayatta ben de varım!” diyebilmek için okumalıyız.

 

Yazar, bu metinde “Kişi niçin okumalıdır?” sorusunun cevabı üzerine bir yazı kaleme almış ve bunu yaparken de Rasim Özdenören’in konuyla ilgili bir sözüne yer vermiştir. Yazar, bu nedenle bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından tanık göstermeden yararlanmıştır.

 

3 Ocak 2023 Salı

MEB'in Kazanım Kavrama Testlerinde Yer Verdiği Atasözleri ve Anlamları-1


 

Atalarımızın uzun gözlem ve deneyimleri sonucunda oluşmuş, genel yargılar bildiren, genel yargılar bildirirken de ders verici bir nitelik taşıyan kalıplaşmış sözlere atasözü denir.

Söz varlığını geliştirme ve zenginleştirme çalışmalarında oldukça önemli bir yeri olan atasözleri sınavlarda öğrencilerin karşılarına çıkabilmektedir. Biz de bunun bilincinde olarak bu yazımızda sizlere “MEB'in Kazanım Kavrama Testlerinde Yer Verdiği Atasözleri ve Anlamları” konulu bir derleme yaptık. Derlememizde “MEB'in 6.Sınıf Türkçe, Kazanım Kavrama Testi 12”den faydalanılmıştır.

Şimdi bu atasözlerine göz atalım:

 

MEB’in Kazanım Kavrama Testlerinde Yer Verdiği Atasözleri ve Anlamları

Kaçan balık büyük olur: Elden kaçırılan fırsat gözde büyütülür.

Ne doğrarsan aşına, o çıkar kaşığına: Kişi ne kadar çalışır çabalarsa gelecekteki günleri de o kadar güzel olur.

Dereden geçerken at değiştirilmez (Irmağı geçerken at değiştirilmez): Tehlikeli bir durum veya zamanda bir yöntemde başka bir yönteme geçilmemelidir.

Kaçanı kovmazlar, yıkılanı vurmazlar: Kaçan bir düşmanı kovalayıp ezmeye çalışmak mertliğe yakışmaz, âcizi de vurmak insanlık değildir.

Rüzgâr eken fırtına biçer: Kişi bir kötülük yaparsa çok daha kötüsüyle kendisi karşı karşıya kalabilir.

Acele işe şeytan karışır: Düşünüp taşınmadan aceleyle yapılan işten iyi sonuç alınamaz.

Korkunun ecele faydası yoktur: Kişi korkmakla kendisine gelecek bir kötülüğü önleyemez.

Hazıra dağlar dayanmaz: Sürekli harcama, en büyük birikimleri bile eritir. O yüzden insan sürekli çalışarak üretmelidir.

Doğru söz, yemin istemez: Sözün doğruluğunda kuşku yoksa yemine gerek yoktur.

Gök gürlemeden yağmur yağmaz: Bir kişi ya da topluluk sesini yükseltmezse istediğine kavuşamaz.

Güneş balçıkla sıvanmaz: Herkesin bildiği gerçek inkâr edilemez.

Kurt dumanlı havayı sever: Kötü niyetli kimseler ortalıktaki karışıklıklardan yararlanırlar.

2 Ocak 2023 Pazartesi

MEB'in Kazanım Kavrama Testlerinde Yer Verdiği Deyimler ve Anlamları-1

 

Deyimler; en az iki sözcükten oluşan, genellikle mecaz anlam taşıyan kalıplaşmış söz öbekleridir. Anlatımı güçlendirmek ve zenginleştirmek, anlatımı daha dikkat çekici hâle getirmek gibi işlevleri olan deyimlerin sayfalarca anlatılacak meseleleri bir çırpıda anlatma gibi bir özelliği de vardır.

Söz varlığını geliştirme ve zenginleştirme çalışmalarında oldukça önemli bir yeri olan deyimler, sınavlarda öğrencilerin karşısına çıkabilmektedir. Biz de bunun bilincinde olarak bu yazımızda sizlere “MEB'in kazanım kavrama testlerinde yer verdiği deyimler ve anlamları” konulu bir derleme yaptık. Aşağıda yer verdiğimiz deyimler “MEB’in 6. Sınıf Türkçe, Kazanım Kavrama Testi 2” adlı paylaşımından derlenmiş olup her deyimin altında o deyimin daha iyi anlaşılabilmesi amacıyla örnek cümlelere de yer verilmiştir. Şimdi derlediğimiz o deyimlere göz atalım:

 

MEB’in Kazanım Kavrama Testlerinde Yer Verdiği Deyimler ve Anlamları

 

hâli vakti yerinde: Paraca durumu iyi, zengin.

Cümle: Hâli vakti yerinde bir insandan yardım istemek bence en mantıklısı...

 

burnu büyümek: Kibirlenmek, büyüklenmek.

Cümle: Eli para görünce iyice burnu büyüdü.

 

gözü gönlü açılmak: Neşelenmek, ferahlamak.

Cümle: Biraz yürüyüş yapınca gözü gönlü açıldı.

 

dilinden anlamak: Söz konusu olan şeyin özelliğini bilmek.

Cümle: Ben bu çiçeklerin, böceklerin, toprakların dilinden anlarım.

 

burnu bile kanamamak: Zarar görmemek, tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak.

Cümle: Kazadan burnu bile kanamadan kurtulmuş.

 

burnunu sokmak: Gereksiz yere her işe karışmak.

Cümle: Kendini ilgilendirmeyen işlere burnunu sokman seni insanların gözünde itici hâle getiriyor.

 

burnu sürtülmek: Sıkıntı çektikten sonra daha önce beğenmediği bir durumu kabul etmek, gururundan vazgeçmek.

Cümle: Kimsenin sözünü dinlemediği için burnu sürtüldü ve artık daha dikkatli davranıyor.

 

burnunun dikine gitmek: Öğüt dinlemeyerek kendi bildiği gibi davranmak.

Cümle: Sürekli burnunun dikine gittiği için başarısız oluyor.

 

sağ salim (gelmek/varmak): Hiçbir zarar görmeden, sağ selamet.

Cümle: Yolculuğumuzu sağ salim tamamladık.

 

gecesini gündüzüne katmak: Aralıksız, gece gündüz çalışmak, büyük çaba göstermek.

Cümle: Gecesini gündüzüne kattı ve sonunda istediği okula yerleşti.


19 Aralık 2022 Pazartesi

Karşılaştırma Yöntemi Nedir? Düşünceyi Geliştirme Yollarından Karşılaştırma ile İlgili Örnekler

 

Yazarlar, yazılarında ele aldıkları konuyu daha anlaşılır hâle getirmek amacıyla çeşitli düşünceyi geliştirme yollarından yararlanırlar. Bu düşünceyi geliştirme yollarından bir tanesi de karşılaştırma yöntemidir.

Karşılaştırma; en az iki varlığın, kavramın, olayın veya durumun ortak ve farklı yönlerinin ortaya konduğu düşünceyi geliştirme yoludur. Yazarlar, yazılarında ele aldıkları konuyu somutlaştırmak amacıyla varlıkları ya da kavramları çeşitli yönlerden karşılaştırırlar.

NOT: Karşılaştırma ilgisi “gibi, kadar, en, çok, göre, daha” gibi sözcüklerle kurulur.

Düşünceyi Geliştirme Yollarından Karşılaştırma ile İlgili Örnekler

Örnek 1:

Roman ve öykü yaşanmış ya da yaşanması mümkün olan olayların kişi, yer ve zamana bağlı olarak anlatıldığı yazı türleridir. Roman ve öykü türleri bazı özellikler bakımından birbirlerinden farklılık gösterirler. Romanda şahıs kadrosu, mekân tasvirleri ve olay örgüsü genişken, öyküde sözünü ettiğimiz bu unsurlar romana göre daha dardır.

Yukarıdaki metinde roman ve öykü türleri çeşitli özellikleri bakımından karşılaştırılmıştır.

 

Örnek 2:

Deneme ve sohbet türleri birbiriyle karıştırılmaması gereken türlerdir. Her ikisinde de yazar kişisel görüşlerini kanıtlama amacı gütmeden anlatır. Ancak aradaki şu fark çok önemlidir: Denemede yazar, kişisel görüşlerini kanıtlama amacı gütmeden kendi kendine konuşur gibi anlatırken, sohbet türünde yazar kişisel görüşlerini kanıtlama amacı gütmeden karşısında biri varmış gibi dile getirir.

Yukarıdaki metinde düşünceyi geliştirme yollarından karşılaştırma yöntemi kullanılmıştır. Metinde deneme türü ile sohbet türünün karşılaştırıldığını görüyoruz.

 

Örnek 3:

Eşit ağırlıktaki tavuğun ve ördeğin toprak zeminde batma miktarı birbirinden farklıdır. Tavuk, toprak zemine ördektan daha fazla batar. Bu durumun sebebi, ördeğin ayaklarının perdeli olmasıdır.

Yukarıdaki metinde tavuk ve ördeğin toprak zemine batma miktarı karşılaştırılmış, tavuğun toprak zemine ördekten daha fazla battığı belirtilmiştir. Dolayısıyla bu metinde düşünceyi geliştirme yollarından karşılaştırma kullanılmıştır.


17 Aralık 2022 Cumartesi

Kitap Rehberi: İlber Ortaylı - Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

 


İlber Ortaylı / Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

Hayatınıza yön verebilecek, ilham alabileceğiniz bir eserle karşınızdayız: Bu yazımızda İlber Ortaylı’nın “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” adlı eserini ele alıp kitaptan alıntılar paylaşacağız.

“Kimsenin önerilerine ihtiyacım yok” diyebilirsiniz ancak hayatta bazı kişilere de kulak vermelisiniz. Bu kulak vereceğiniz kişilerden birisi de ülkemizin yetiştirdiği değerli bilim insanlarından ünlü tarihçi İlber Ortaylı. Tabii ki okurken tüm fikirlerine katılmayabilirsiniz, bu gayet doğaldır ancak okurken hayatınıza uyarlayabileceğiniz fikirleri de çekip alabileceğiniz bir kitap “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?”

İlber Ortaylı, Yenal Bilgici ile yaptığı bu söyleşide şu sorulara cevap veriyor:

1)Bir Ömür Nasıl Yaşanır?

2)Kimden, Ne Öğrenilir?

3)İnsan Kendi Kendini Nasıl Yetiştirir?

4)Nasıl Çalışmak Gerekir?

5) Nasıl Seyahat Edilir, Nereleri Görmek Gerekir?

6)Eğitimde Hangi Tercihleri Yapmak Gerekir?

7)Ne İzlemeli? / Ne Dinlemeli? / Ne Okumalı?

8)İnsan Yaşadığı Şehirden Nasıl Yararlanır?

İlber Ortaylı'dan bir hayat rehberi olarak da nitelendirebileceğimiz “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” adlı kitaptan sizler için bir alıntı seçkisi de oluşturduk. Şimdi bu alıntılara göz atalım:

İlber Ortaylı – Bir Ömür Nasıl Yaşanır? – Alıntılar

-(...) Bir de muhakkak okuyun, hikâye ve romanın dinlendiren ve hafızayı açan gücünü ihmal etmeyin. En önemli şey hafızadır. (Sayfa:15)

-Kimsenin sizi bulmasını beklemeyin; nitelikli insanları siz arayın! Ben insanları arar bulurum. İyi hocalardan eğitim almak için bizzat çok uğraşmışımdır. Neticede kimse gelip beni keşfetmedi. Kimsenin gelecek hâli de yoktu! (Sayfa:23)

-Beyninize yeni bir kapı açacak, size bir değer katacak insanla bir araya geldiğinizde bir şey öğrenirsiniz; bir şey düşünürsünüz; yeni bir yere bakmaya başlarsınız. Düşünceniz yeni bir boyut kazanır, yaşamınıza farklı bir bakış açısı eklenir. (...) Dilinizi, intibaınızı, tecrübe ve görgünüzü geliştiren; dünyaya bakışınızı değiştiren insanlar önemlidir. Onlarla bir araya gelmeye gayret ediniz. (...) (Sayfa:33)

-Becerilerinize gerçekten uyan mesleği seçiniz. Kendi kapasitenizin altında çalışmayın; kendinize bol ya da dar gelen bir gömleği giymekten kaçının. (Sayfa:39)

-(...) Her şeyden evvel insanların birbirlerini çok sevmesi lazım. Sevginin olmadığı yerde hiçbir şey kurulamıyor. Zekâ da çok önemli elbette. Allah vergisidir ve çok mühimdir. (...) (Sayfa:45)

 -Bizde kimse yerinden kıpırdamaz. Hâlbuki değişmeyi, değiştirmeyi bileceksin. Konforundan vazgeçmeyi göze alacaksın. Kendi dünyanı yerinden kendin oynatacaksın. Bir insanın bittiği an, miskinliğe esir olduğu andır. (Sayfa:83)

-Şimdiki gençlere söylüyorum, zahmetten kaçmayın. Tren mi var, atlayın; yol mu var, gidin. O yaşlarda yeni yerleri görmenin zevki başkadır. (Sayfa:111)

İlber Ortaylı’nın Yenal Bilgici ile yaptığı söyleşiden doğan “Bir Ömür Nasıl Yaşanır?” tekrar tekrar başvurulacak nitelikli bir kitap... Okumanızı ve aralıklarla istifade etmenizi tavsiye ediyoruz.

(Kaynak: İlber Ortaylı, Bir Ömür Nasıl Yaşanır?, Kronik Kitap, Söyleşi: Yenal Bilgici)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

15 Aralık 2022 Perşembe

Düşünceyi Geliştirme Yolları: Tanımlama Nedir?


Yazarlar, yazdıkları yazılarda anlattıklarını okuyucunun zihninde daha belirgin hâle getirmek amacıyla başka bir deyişle soyut kavramları somutlaştırmak amacıyla çeşitli düşünceyi geliştirme yollarına başvurur. Bu düşünceyi geliştirme yollarından birisi de tanımlamadır.

Tanımlama; bir varlığın ya da kavramın ne olduğunu açıklayan, onları temel özellikleriyle belirten düşünceyi geliştirme yoludur. Çoğu yazar, yazılarında çoğunlukla soyut konulara ve kavramlara yer verirler. Yazarlar, yazılarında yer verdikleri soyut kavramların tanımını yaparak onları okuyucunun zihninde somutlaştırmayı, onları daha anlaşılır hâle getirmeyi amaçlar.

Tanım cümleleri, “... nedir?” ya da “... kimdir?” sorularına yanıt veren cümlelerdir.


Tanım cümlesi nedir? Tanım cümlelerine örnekler... Yazımıza BURADAN ulaşabilirsiniz.


Düşünceyi Geliştirme Yollarından Tanımlamaya Örnekler

Örnek 1: Yazarın, herhangi bir konudaki görüşlerini kesin kanıtlara varmadan dile getirdiği yazı türüne deneme denir. Yazar, bu türde görüşlerini öznel bir anlatımla dile getirir ve bunu yaparken de kanıt sunma zorunluluğu duymaz.

Yukarıdaki metinde “Deneme nedir?” sorusunu sorduğumuzda “Yazarın, herhangi bir konudaki görüşlerini kesin kanıtlara varmadan dile getirdiği yazı türüdür.” cevabını alırız. İşte bu nedenle yukarıdaki metinde düşünceyi geliştirme yollarından tanımlamanın kullanıldığını söyleyebiliriz.

 

Örnek 2: İklim, hava olaylarının geniş bölgelerde, uzun yıllar gösterdiği ortalama durumdur. İklim, dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların ekonomik faaliyetlerini etkiler.

Yukarıdaki metinde “İklim nedir?” sorusunu sorduğumuzda yanıt aldığımız için düşünceyi geliştirme yollarından tanımlamanın kullanıldığını söyleyebiliriz.

 

Örnek 3: Sahip olduğumuz bazı özellikler birbirinden farklıdır. Sahip olduğumuz bazı özelliklerin birbirinden farklı olmasını sağlayan unsur ise karakterdir. Başka bir deyişle karakter, canlılarda çeşitliliğe neden olan her bir özelliğe verilen addır.

Yukarıdaki metinde “Karakter nedir?” sorusuna yanıt vardır. Bu nedenle bu metinde tanımlama yönteminin kullanıldığını söyleyebiliriz.


Düşünceyi geliştirme yollarından tanımlamaya örnekler için BURAYA tıklayabilirsiniz. 


12 Aralık 2022 Pazartesi

Kitap Rehberi: Michael Ende - Momo



Michael Ende / Momo

Zaman nedir? Zaman tanımlanması basit görünen ancak içerisinde büyük sırlar barındıran bir olgudur aslında. Bu yüzden olsa gerek tanımı kişiden kişiye göre değişebilir. Zamanın kısalığını veya uzunluğunu ele aldığımızda ise bu da aslında göreceli bir olgudur. Kimi zaman olur ki zaman su gibi akıp geçer kimi zaman olur ki zaman geçmek bilmez.

Bu yazımızda ana konusunu “zaman” kavramının oluşturduğu nitelikli bir esere yer vereceğiz. Michael Ende’nin kaleme aldığı “Momo” adlı eseri ele alacağız.

Eserin başkahramanı Momo, büyük bir kentin tiyatro harabelerinde yaşayan küçük bir kızdır. Orada burada bulduğu ya da birilerinin verdiği eşyalardan başka bir şeyi olmayan Momo’nun sahip olduğu olağanüstü bir yetenek vardı. Bu yetenek dinlemekti. Aslında kulağa çok basit geliyor değil mi? Her insan az çok dinler ama yazar Momo’nun bu dinleme yeteneğine dikkat çekmek için “çok az insan gerçekten iyi bir dinleyicidir.” der. Momo karşısındaki insanları öyle bir dinlerdi ki karşısındaki kişi ona bilinçaltında gizli kalmış düşüncelerini rahatça açıklardı ve bu duruma Momo da şaşırırdı.

İyi bir dinleyici olan ve bunun için de bol zamanı olan Momo bu yeteneğiyle insanlar arasında olumlu bir bağ kurar. Ancak bir süre sonra yolunda gitmeyen olaylar cereyan eder. İnsanların zamanını çalma konusunda oldukça ince hesaplar yapan “duman adamlar” ortaya çıkar ve artık hiçbir şey eskisi gibi olmaz. Zaman hırsızlığı konusunda oldukça usta olan “duman adamlar” için gizlilik çok önemlidir. Bu konuda öyle ustadırlar ki kente yerleşirler ve halkın arasına karışırken hiç dikkat çekmezler. Duman adamlar, insanlar üzerinde öyle bir egemenlik kurarlar ki artık insanlar sürekli zamandan tasarruf etmenin plânlarını yaparlar. Eskiden zevk alarak yaptıkları günlük yaşamın vazgeçilmez parçalarından olan gündelik işleri artık gereksiz ve zaman kaybı olarak görürler ve mutsuzluğa doğru adım adım sürüklenirler:

“Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu.”

Ortada tuhaf bir durum vardır. İnsanlar artık eskisi gibi mutlu değildir. İnsanlar zamandan tasarruf etmek amacıyla çocuklarıyla bile eskisi gibi ilgilenmiyorlardır. Sonunda Momo, bu tuhaf durumun farkına varır.

Peki, Momo duman adamlarla olan mücadelesinden galip çıkabilecek midir?

Michael Ende’nin yazdığı “Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti.” cümlesiyle anılan, “çağdaş bir masal” tadındaki “Momo”yu seveceğinize inanıyor ve okumanızı tavsiye ediyoruz.

(Kaynak: Michael Ende, Momo, Pegasus Yayınları, Almancadan Çeviren: Leman Çalışkan)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

29 Kasım 2022 Salı

Fabl Nedir? Özellikleri ve Örnekleri

 

Kahramanlarını hayvanların, bitkilerin ya da  cansız varlıkların oluşturduğu, genellikle ders verme amacıyla yazılan olaya dayalı metin türüne fabl denir. Bir tür küçük öykü olarak da adlandırabileceğimiz fabl daha çok çocuk edebiyatı kapsamında değerlendirilse de yetişkinlere ders verme, onları eğitme ve yetiştirme gibi işlevleri de vardır.

Fablların Özellikleri

-Kahramanlarını hayvanlar, bitkiler ya da cansız varlıklar oluşturur. Bu kahramanlar insanlara ait özellikleri ve değerleri bünyelerinde barındırırlar. Dolayısıyla fabl türünde kişileştirme (teşhis) ve konuşturma (intak) sanatlarına yer verildiğini söyleyebiliriz.

-Fabllar ders vermek amacıyla yazılır. Fabllarda iyilik, doğruluk, dürüstlük, cömertlik, sadakat, alçak gönüllülük gibi evrensel değerler okuyucularla buluşturularak ahlâk dersi verilmeye çalışılır.

-Fablın sonunda mutlaka bir mesaj vardır ve fablların verdiği mesajlar evrensel niteliklidir.

-Fabl türünde olaylar genellikle kahramanların yaşadıkları ortamlarda (orman vb.) geçerken zaman ise belirsizdir.

-Fabllar hem manzum (şiir) hem de nesir (düz yazı) biçiminde kaleme alınabilir.

-Fabllar; giriş, gelişme (düğüm), sonuç, ders (öğüt, kıssadan hisse) olmak üzere dört bölümden oluşur. Bu bölümleri şöyle açıklayabiliriz:

1)Giriş: Olayın ve kahramanların tanıtıldığı bölümdür.

2) Düğüm (gelişme): Olayın çeşitli çatışmalar yoluyla geliştiği bölümdür.

3) Sonuç: Düğümün çözüme kavuşturulduğu bölümdür.

4) Ders (öğüt, kıssadan hisse): Fabla konu olan olaya dair bir fikrin yahut mesajın etkileyici bir ifadeyle dile getirildiği ve okuyucuya öğüt verildiği bölümdür.

-Bu türün dünya edebiyatındaki temsilcileri ise Ezop, Beydeba ve La Fontaine’dir.

 

Fabl Örneği

KARGA İLE TİLKİ

Bir dala konmuştu karga cenapları;

Ağzında bir parça peynir vardı.

Sayın tilki kokuyu almış olmalı,

Ona nağme yapmaya başladı:

“Oooo! Karga cenapları, merhaba;

Ne kadar güzelsiniz, ne kadar şirinsiniz!

Gözüm kör olsun yalanım varsa

Tüyleriniz gibiyse sesiniz,

Sultanı sayılırsınız bu ormanın

Karga bu sözlere bitti

“Gak!” der demez, peynir düştü,

Tilki kapıp ona dedi ki: “Efendiciğim,

Size güzel bir ders vereceğim;

Alıklar olmasa iş kalmaz açıkgözlere;

Böyle bir ders de değer sanırım bir peynire."

Karga şaşkın, mahcup, biraz da geç ammâ,

Yemin etti gayri faka basmayacağına.

 

Yukarıdaki fabl örneği kahramanlarını iki hayvanın (karga ve tilki) oluşturduğu manzum (şiir) biçiminde yazılmıştır. Sonunda ise bir ders vardır. ”Karga ile Tilki” fablında ayrıca kişileştirme (teşhis) ve konuşturma (intak) sanatlarına da yer verilmiştir.

 


27 Kasım 2022 Pazar

Çocuk Kitapları: Piri Reis ve Acayip Haritası

 


“Hepimizin bildiği gibi Türklerin, tarih sahnesine çıktığı yerde yani Orta Asya'da pek deniz yoktu. Dolayısıyla ilk kurulan devletler birer kara devletiydi. Bir süre sonra değişik nedenlerden, dünyanın farklı yerlerine göçtüler. Nihayet denizle tanıştıklarında ise içlerinden bu işi çok ciddiye alan kahramanlar çıktı!

Kahraman derken; çizgi filmlerdeki kurukafalı bayrağı olan, kafasında korsan şapkası, bir eli kancalı kahramanlardan bahsetmediğimiz kesin. Peki, kimdi bu kahramanlar? İsimlerini mutlaka ama mutlaka duyduğumuz sonlarında “Reis” unvanları taşıyan ve hayatlarını denize adamış kahramanlardan bahsediyoruz. Her biri ayrı bir kitap konusu ama özellikle bir tanesi var ki onun hakkında anlatılacak çok şey var... Kim mi? Muhteşem denizci Piri Reis...

Piri Reis dediğimizde hepimiz hemen “Aaaa, ilk dünya haritasını çizen denizci!” diye yerimizden zıplarız. Peki ya gerisi... Bu ünlü denizcinin denizlerdeki rüzgârlar kadar hızlı, dalgalar kadar zorlu, martılar kadar özgür, fırtınalar kadar macera dolu hikâyesini biliyor musunuz? İşte bu kitapta okuyacağınız tam da budur! Size her şeyden önce bolca şaşırma, gözlerine inanmama, “Vay beeee!” diye çığlık atma ve ilham alma garantisi veriyoruz.”

Eğlence ile bilginin ustalıkla kaynaştırıldığı “Piri Reis ve Acayip Haritası” adlı eserine bu sözlerle başlıyor yazarımız Metin Özdamarlar.

“Eğlenceli Bilgi-Eğlenceli Tarih” serisinin eğlenceli ve bilgi dolu eseri “Piri Reis ve Acayip Haritası”nda önce denizcilik terimlerine yer veriliyor. Örneğin; bu denizcilik terimlerinden “fora”nın “denizcilikte yelkenlerin açılması”; “mayna”nın da “denizcilikte yelkenlerin kapanması” anlamına geldiğini öğreniyorsunuz.

Eserde denizcilik terimlerinden sonra Türk denizciliği hakkında kısa bir bilgi turuna çıkıyoruz. Sonraki durağımız ise “Denizciliğin Kalbi: Gelibolu” oluyor. Daha sonra da “Deniz Âşığı Bir Çocuk!” bölümüne geliyoruz. Bu bölümde Piri Reis’in doğuşu, gerçek ismi ve yaşantısı hakkında bilgi sahibi olmaya başlıyoruz. Piri Reis’in küçük yaşlarda denize ilgi duymasını, amcası Kemal Reis’in yanında tecrübe kazanmasını, amcasıyla birlikte Osmanlı donanmasının hizmetine girmesini, bilinen ilk dünya haritasını çizmesini, yazarın eğlenceli üslubu ve çizerimizin eğlenceli çizimleriyle öğreniyoruz.

Eğitimci ve yazar Metin Özdamarlar'ın öğretici ve eğlenceli üslubuyla kaleme aldığı bu eser büyük-küçük herkes için iyi bir başvuru kaynağı ve başucu kitabı... Okumanızı ve bu kitaptan sık sık istifade etmenizi öneriyoruz.

(Kaynak: Metin Özdamarlar, Piri Reis ve Acayip Haritası, Eğlenceli Bilgi Yayınları) 

31 Ekim 2022 Pazartesi

Çocukların Okuduğu Kitabı Daha İyi Anlamasını Sağlayacak 12 Soru


Okumak, insanın olayları, durumları, hayatı anlamasında ve anlamlandırmasında, dil becerilerinin gelişmesinde, anlama ve anlatma kabiliyetinin gelişmesinde; olaylara, durumlara ve hayata farklı bakış açıları geliştirmesinde, hayal gücünün gelişmesinde oldukça önemli bir eylemdir. Bu kadar hayatî bir öneme sahip olan okuma becerisinin çocuklara erken yaşlarda kazandırılması oldukça önemlidir. Kitaplarla erken yaşlarda tanışan çocuğun dil becerileri gelişir ve çocuk estetik duyarlık kazanarak dünyayı ve hayatı rahatlıkla anlayabilir ve anlamlandırabilir. Ancak çocuğun bu becerileri kazanması her kitapla olmayabilir. Çocuğun bu becerileri kazanması gelişimine uygun, ilgilerine hitap eden nitelikli kitaplarla olabilir.


Kitap okumanın faydalarını anlattığımız yazımıza aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz: 

Kitap Okumak İçin 18 Neden


Çocuk, nitelikli kitaplarla nitelikli vakit geçirebilir. Çocuğa, kitap okurken ya da kitap okuduktan sonra sorduğumuz sorular, çocuğun kitabı daha iyi anlamasını ve kitapla daha nitelikli vakit geçirmesini sağlayabilir. Megan Daley’in “Kitap Okuyan Çocuk Yetiştirmek” adlı eserindeki okuduğunu anlama soru fikirleri bu bağlamda işimize çok yarayabilir. Bu soruları şöyle listeleyebiliriz:

1)Kitaptaki resimler hakkında ne düşünüyorsun?

2)En sevdiğin resim hangisi? Neden? Resmi anlatabilir misin?

3)Hikâyede daha sonra ne olabilir sence?

4)Sen bu kitabın yazarı olsan sonunu aynı şekilde mi bitirirdin?

5)Sence bu yazarın bize anlatmak istediği nedir? Anlatılmak istenen mesajı anlaman için ne yardımcı oldu?

6)Hikâyenin en heyecanlı ve en ilginç kısmı neresi?

7)En çok hangi karakteri sevdin? Neden?

8)Karakterlerden herhangi birisi sana tanıdığın birini hatırlattı mı?

9) Kapağına bak. Hikâye hakkında ipucu veriyor mu?

10) Bu kitap sana kendini nasıl hissettirdi? Seni mutlu etti mi?

11) Hikâye nerede ve hangi zamanda geçiyor?

12) Hikâyeyi yeniden anlatabilir misin?

Çocuklara okuma alışkanlığı nasıl kazandırılır? Bununla ilgili yazımıza BURADAN ulaşabilirsiniz.

 

Kaynak: Megan Daley, Kitap Okuyan Çocuk Yetiştirmek, İngilizceden çeviren: Murat Sır, Orenda Kitap.

 


24 Ekim 2022 Pazartesi

Osmanlı Ekonomisinin Bozulma Nedenleri


-Osmanlı Devleti’nin 19. yüzyılda sarsılmasına ve devleti 20.yüzyıl başlarında dağılmaya kadar götüren iki temel olay vardır. Bu iki olay Sanayi İnkılabı ve Fransız İhtilâli'dir.

-Sanayi İnkılabı, Osmanlı Devleti’nin ekonomik yönden zarar görmesine yol açmış, Fransız İhtilâli ise ortaya çıkan milliyetçilik fikri nedeniyle Osmanlı'nın siyasi açıdan dağılışını hızlandırmıştır.

-Sanayi İnkılabı ile birlikte teknolojide ve üretimde ilerleyen Avrupa devletleri, Osmanlı ülkesini ortak pazar hâline getirmişler ve böylece Osmanlı ülkesi Avrupa'dan gelen ucuz ithal mallarla dolmuştu. Osmanlı halkı ise bu ucuz ithal mallara yönelince Osmanlı esnafı zarar etmiş ve bu durum da üretimin durmasına yol açmıştı. Yerli esnafın zarar etmesi ve üretimin durması Osmanlı sanayisinin çökmesine ekonominin bozulmasına yol açmıştı. Tüm bunlar sonucunda devlet bütçesi açık vermeye başlamış ve devlet bu açığı kapatabilmek için Avrupalı devletlerden borç alma yoluna gitmişti. Ne var ki Osmanlı bu borçları ödeyememiş, Avrupalı devletler ise alacaklarını tahsil edebilmek amacıyla Düyun-u Umumiye (Genel Borçlar) İdaresini kurmuşlardır. Bu idare ile Osmanlı’nın gelir kaynaklarına el konmuş, devlet bir anlamda ekonomik bağımsızlığını kaybetmiştir.

Konumuzu toparlayacak olursak:

Osmanlı Ekonomisinin Bozulmasının Nedenleri:

1)Coğrafi Keşifler: Keşifler sonucunda Avrupa devletleri ekonomik yönden zenginleşti ve ticaret yolları değişti. Ticaret yollarının değişmesi Osmanlı’yı olumsuz etkiledi.

2)Avrupalı devletlere kapitülasyonlar verildi.

3)Sanayi İnkılabı sonucunda Osmanlı ülkesi Avrupalı devletlerin açık bir pazarı hâline geldi.

4) Düyun-u Umumiye İdaresinin borçları tahsil etmek için Osmanlı Devleti’nin gelir kaynaklarına el koyması.


Popüler Yayınlar